Türkiye, ilk düğmeyi yanlış ilikledi!

Takipçiler, "İkinci tura katılma hakkını elde eden adaylardan biri çekilirse ne olur?" diye sorunca "ilgili mevzuata bakarak doğru cevap vereyim" diye arama yaptım. İlk metinde "İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın, birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesiyle yapılacak." deniliyordu ama bu kural Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi için yapılan 2007 Anayasa değişikliği sırasında kabul edilmişti...

Anayasa'nın 101. maddesindeki ilgili fıkra, 25 Nisan 2018'deki Anayasa değişikliğiyle şu hale getirildi:

"İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması hâlinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. Ancak ikame, geçici sonuçların ilânını takip eden gün saat 17.00'ye kadar yapılabilir."

***

Diyeceksiniz ki, "İki aday kalmış, kim bir oy fazla alsa o seçilecek... Hangisi çekilecek ki konu ediyorsun?"

Bizim işimiz doğruları söylemektir.

Neden konu ediyorum? Çünkü adaylardan birinin seçime katılması Anayasa'ya aykırı zaten... YSK, Anayasa'ya uygun hareket etseydi, Tayyip Erdoğan'ın üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olamayacağına dair itirazı kabul ederdi. Anayasa, "Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilir" diyor, "Ülkenin yönetim sistemi değiştirildi, önceki Cumhurbaşkanlığı dönemi sayılmaz" demiyor.

Bu durumda yapılan seçimlerin Anayasal meşruiyeti yoktur. Fiili durum ise alenen Anayasal düzeni paspas etmektir!

***

Dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yaptığımız bütün tartışmalar, kim nerden oy aldı veya alamadı gibi değerlendirmeler, gayrimeşru durumu kabullenmiş olmanın sonucudur. Tabii diğer ittifaklar da kabul etmiş durumdadır ki seçime aday göstererek katıldılar.

Yediden yetmişe hepimiz, ister istemez böyle hukuk dışı bir seçim sürecinin parçası olduk! Hukuk dışı bir uygulamayı, baştan kabul etmişsek, seçmen listelerinin düzenlenmesinden, kitleler halinde vatandaş yapılan yabancılara oy kullandırılmasına kadar diğer yanlışları da kabul etmiş olmadık mı?

Türkiye, yeleğin birinci düğmesini, YSK'nın kararıyla yanlış iliklemiştir. Bu sebeple, eğreti bir görüntü ortaya çıkmıştır. Düzeltmek istiyorsak, o yeleğin düğmelerini çözüp yeniden iliklemeliyiz...

Sözü uzatmaya gerek var mı?

Yazarın Diğer Yazıları