Türkiye ile ABD arasındaki çıkar ve öncelik farkı
Türkiye’yle ABD, NATO çerçevesinde ve ikili anlaşmalar gereği stratejik müttefik olarak nitelendirilmesine rağmen, özellikle soğuk savaş sonrasında, ortak çıkarlar ve öncelikler konusunda birbirinden farklı düşünceler içinde olmuştur. Bunlardan en yakın örneği de Suriye konusunda görülmüştür.
Arap Baharı hareketi Suriye’ye uzandığında ABD bu gelişmeyi, Orta Doğu’nun yeniden şekillenmesi ve 22 ülkenin transformasyonu kapsamında sonuçlanabileceği düşüncesiyle önceleri uzaktan seyretmiştir. Türkiye ise, başlangıçta Esad’ı ikna edebileceğini düşünmüş, daha sonra da diğer ülkelerdeki Arap Baharı örneklerinde olduğu gibi, rejimin çabuk çökeceğini hesaplayarak muhaliflere destek vermiş ve kısa zaman içinde muhaliflerin kuracağı yeni yönetimle yakın iş birliği yapılabileceğini değerlendirmiştir. Türkiye’nin Esad rejimi karşıtı olmasında, ideolojik düşünceyle mezhepsel faktörün de rol oynadığı göz ardı edilmemelidir.
Burada öngörülemeyen husus, bölge ülkelerindeki sosyal, etnik, mezhep ve menfaat farklılıkları arasındaki uçurumlar ile yerleşik aşiret ve kabile yapılanmasının hâkim olduğudur. Ayrıca bir karışıklık durumunda, Orta Doğu’da menfaat arayan küresel ve bölgesel güçlerin kendi çıkarları yönünde hareket edeceklerinin değerlendirilememesidir. Diğer taraftan Orta Doğu ülkelerinde bu farklılıkların, demokrasi dışında, kendi ülkelerine özgün yapılarla ve yönetimlerle dengelenmiş olduğunun ve bu dengelerin bozulması halinde, kontrolün kaybolacağının ve yeniden merkezi kontrol kurmanın mümkün olamayacağının görülememesi de bir eksikliktir. Irak’taki Saddam, Suriye’deki Esad, Libya’daki Kaddafi, değişimden sonra askeri darbeden başka çare bulamayan Mısır’daki rejim(Mübarek) bu gerçeğe birer örnektir.
* * *
Suriye’de Esad’ın kontrolü kaybetmesinden sonra, yeniden ülkenin bütünlüğünün sağlanmasından yana olduğunun ilgili ülke ve örgütler tarafından beyan edilmesinin, tamamen bir aldatmaca olduğunu yaşanan olaylar göstermektedir. Gelinen durum itibariyle Suriye’nin kuzeyinde Kürt, merkez ve doğuda Sünni, batı ve güneybatıda da Nusayri bir yönetim olacağını görmek kâhinlik değildir. Toprak ve siyasi bütünlüğünün sağlandığı zannedilen Irak’ın durumu ortadadır. Onun da bölüneceği bellidir.
Kürtlerin şimdiki önceliği Suriye’nin kuzeyinde, doğudan batıya bütünlük sağlamaktır. Bu çerçevede kuzeyde kurulacak bir Kürt yönetiminin nüvesini PKK’nın uzantısı olan PYD teşkil edecektir. Bütünlük arz edecek bu yapının, Türkiye’deki çözüm süreciyle çözülmeyi hızlandıracağı değerlendirilmektedir. Böylece derinliği olmayan Suriye Kürt bölgesinin kuzeyle entegrasyonu sağlanmak suretiyle bir derinlik oluşacak ve sözde Büyük Kürdistan’ın iki parçası hayatiyet kazanmış olacaktır.
ABD kuzeydeki Kürt yapısını desteklemekte ve IŞİD’le mücadelede en önemli müttefikinin PKK/PYD olduğunu açıkça ifade etmektedir. ABD’nin önceliği Kürtlerin yapılanmasını önleyecek girişimlere engel olunması, IŞİD’in Kürt bölgelerine olan saldırılarının bertaraf edilmesi ve IŞİD’in tayin edilen bölge dışına çıkışının önlenmesidir.
Türkiye’nin önceliği ise, IŞİD’in sınırdan uzak tutulması, Kobani-Afşin kantonlarının birleşerek oluşturacakları kuzeydeki Kürt bütünlüğüne engel olunması, bu bölgeden gelebilecek mülteci akınlarının sınır ötesinde kalmasıdır. Bu nedenle 100 km. genişliğinde 15-20 km. derinliğinde bir güvenlikli bölge ve uçuşa yasak bölge oluşturulmasıdır. Bunun gerçekleşmesi, aynı zamanda Halep hattını açık tutacağından, Halep’te rejim güçlerine karşı mücadele veren muhaliflere Türkiye’den giden desteğin devamını da sağlayacaktır.
* * *
Obama’nın IŞİD’le mücadele özel temsilcisi ve Savunma Bakanlığı Müsteşarı Türkiye’ye gelmiş ve iki gün süreyle Dışişleri Bakanlığı ve askeri temsilcilerle IŞİD’le mücadelede destek konusunu görüşmüştür. Görüşmelerde IŞİD’le mücadeleye destekte mutabık kalındığı ifade edilse de öncelikler konusunda bir pazarlık yapıldığı da anlaşılmaktadır.
TSK, hem Türkiye’ye olabilecek doğrudan tehdidi bertaraf edecek, hem de ulusal çıkarlarını gözeten önceliklerini hayatiyete geçirmeyi sağlayacak bir güvenlikli bölge oluşturmak üzere gerekli bütün tedbirleri almış durumdadır. Her an bir operasyon yapabilme kararlılığı içindedir. Bu durum, çıkar farklılığı gösteren ABD, Suriye, İran, PYD/PKK ve IŞİD’i rahatsız etmektedir. Bu nedenle bu farklı kesimlerden, kendine özgü farklı tepkiler veya tehditler gelmektedir. Hazırlıkların ve kararlılığın caydırıcı olduğu görülmektedir. Konunun bir kaosa yol açmadan, içeride olabilecek etkilerini de gözeterek, ancak içeride ve dışarıda kesinlikle taviz vermeden sonuçlanması arzu edilmektedir.