Türkiye İdlib'de kim adına savaşacak?
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Tayyip Erdoğan'ın "İdlib Harekatı, bir an meselesidir." sözlerini değerlendirerek "Şimdilik en kötü senaryodan yola çıkmayalım. Eğer İdlib'deki terörist gruplara yönelik bir operasyondan bahsediyorsak, bu Soçi anlaşmalarına uygun olur çünkü ciddi miktarda silah ve mühimmata sahip bu terörist grupların etkisiz hale getirilmesi Türkiye'nin sorumluluğunda. Ancak eğer Suriye'de meşru hükümete ve Suriye ordusuna yönelik bir operasyondan bahsediyorsak, bu olabilecek en kötü senaryodur." dedi.
Bu açıklama gazeteciler tarafından Tayyip Erdoğan'a nakledilince "Bizim arkadaşlarımızın yaptığı görüşmelerde, bana böyle bir şey gelmiş değil. Rusya'nın bu tür kötü senaryoların içinde yer alacağına inanmıyorum." diye cevap verdi!
İdlib'e olası bir harekâtta hava unsurlarının kullanılıp kullanılmayacağı ve bu harekâtın adının ne olacağı yönündeki soruya, "Dedik ya, 'Bir gece ansızın gelebiliriz.' Bir gece ansızın geldiğimizde adıyla sanıyla, her şeyiyle geliriz." diye karşılık veren Erdoğan, Trump'ın, "Erdoğan ile İdlib konusunda birlikte çalışıyoruz" açıklaması sorulunca da "Her an her türlü dayanışmamız olabilir" dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise İdlib konusunda "Gözlem noktalarımızın çekilmesi söz konusu değil. Herhangi bir şekilde onlara karşı bir şey yapıldığı takdirde misliyle mukabele edeceğimizi söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Ateşkesin sağlanabilmesi, akan kanın durabilmesi için süratle tarafların Soçi mutabakatındaki taahhütlerine uymasını bekliyoruz." diye konuştu.
Açıkça görüldüğü gibi iki konuşma arasında önemli farklar var. Birinde, bir gece ansızın gelmekten bahsediliyor, diğerinde gözlem noktalarına saldırı olursa misliyle mukabele etmekten…
***
İdlib neden Türkiye'nin meselesi oldu? Çünkü önemli bir kısmı Suriye'de IŞİD çatısı altında bulunan teröristler, Fırat'ın doğusunda tarihi rollerini oynadıktan ve bu toprakların PYD/PKK kontrolüne geçmesini sağladıktan sonra, koridor açılarak İdlib'e gönderildi. Bunlar, İslami görünümlü ama ABD'nin kullandığı gruplardır. Nitekim 10 bin kadarı da Afganistan'a gönderildi.
Türkiye ise Soçi mutabakatı ile Rusya destekli Suriye ordusunun, İdlib'deki teröristleri imha etmesini önledi. Bunu da "sivilleri korumak" gibi bir gerekçeye dayandırdı. Yalnız Putin, İdlib'deki teröristlerin elindeki silahların alınmasını şart koşmuş, Erdoğan da kabul etmişti. 1.5 yıl içinde bu konuda en küçük bir adım atılmadığı gibi Heyet Tahrir el Şam örgütü İdlib'e hâkim oldu ve Rus üslerine saldırmaya başladı!
Türkiye'nin kendi çıkarı için Suriye ile işbirliği yaparak İdlib'deki teröristleri tasfiye etmesi gerekirdi. Erdoğan ise İdlib konusunda ABD ile her an her türlü dayanışma yapabiliriz" dediğine ve Trump'tan bu konuda övgü aldığına göre burada farklı bir durum var.
***
Fabrice Balanche'nin Washington İnstitute için hazırladığı raporda İdlib için "Sünni İdlib" ifadesi kullanılıyordu. Burada Suriye egemenliğinin dışında kalan "Sünni İdlib özerk devleti" kurulmak isteniyor. Böyle bir devleti ABD istiyor, Türkiye değil… Kısacası, Türkiye, İdlib'de ABD'nin haritasını bile çizdirdiği bir projeyi uyguluyor.
Bu sebeple, Erdoğan'ın "bir gece ansızın gelebiliriz" söylemi, Türkiye'de kimseyi heyecanlandırmıyor. Çünkü böyle bir savaş, Türkiye adına değil ABD adına yürütülen bir vekâlet savaşı olur.
Türkiye'nin Suriye politikası temelinden yanlıştır. Şimdi bu politika Türkiye'yi daha büyük bir çıkmaza sokuyor.