Türkiye Avrupa’nın mülteci çöplüğü oldu

Almanya eski başbakanı Merkel Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra yazdığı özgürlük kitabındaErdoğan ile yapılan anlaşma gereği, AB Türkiye'ye 3 milyar Euro verdi ve Suriyeliler Türkiye'de kaldı. Bu sayede Avrupa'ya göç yüzde 95 azaldı.” diyor.

Medyada yer alan haberlere göre, geçen hafta da Türkiye'ye gelen AB komisyonu başkanı Ursula Vonder, bir milyon Suriyeliyi Türkiye üzerinden göndermek için pazarlık yaptı.

Bugüne kadarki uygulamalara bakarsak, Avrupa’dan gelecek bir milyon Suriyelinin çoğu Türkiye’de kalacaktır.

Greenpeace, 2021 Nisan ayındaki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığı tespit etmişti.

Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) yayımladığı sonuçlara göre, Türkiye 2022'de AB’den en fazla geri dönüştürülebilir plastik ve kağıt atık ithal eden ülke olduğunu açıklamıştı.

Türkiye Suriyelilere vatandaşlık veriyor. Bunlar da gittikleri Avrupa ülkelerinde sığınmacı oluyorlar. Bu nedenle Avrupa Türk vatandaşlarına ya çok az ya kısa dönemli vize veriyor veya hiç vermiyor. Vize sırasında Suriyeli olup olmadıkları da soruluyor.

Buraya kadar bir Türk vatandaşı olarak ne düşünüyorsunuz? Ben Türkiye’nin mülteci çöplüğü olmasından rahatsızım. Bunun için Türkiye’nin 3 milyar Euro alması ve herkesin vize sorunu yaşaması, gururuma dokunuyor.

Halk çok rahatsız…

Sayın Cumhurbaşkanı, “Bu millet tarihi boyunca mazlumlara ensar olmuştur.” diyor. Oysa ki 1989 yılında Bulgaristan’daki Türkler asimilasyon politikalarına karşı kendi kültürel kimlik ve milli aidiyetlerini korumak için Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmışlardı. O zaman Erdoğan, “Gelsin diyorsun ama bak Ahmet, Mehmet asgari ücrete talim. Sen buna çözüm bulamamışken gelsin diyorsun. Bunları nereye yerleştireceksin?” demişti.

Bu çelişki toplumda mültecilerin korunmasıyla ilgili gerçekler konusunda endişe oluşturuyor.

2021 Konsensus Araştırma Mülteci Anketinde

"Türkiye'ye artık sığınmacı kabul edilmemelidir ifadesine katılıyor musunuz katılmıyor musunuz?" sorusuna;

  • Bu ifadeye katıldığını söyleyenlerin oranı yüzde 67.7 olarak belirlendi.
  • Kısmen katıldığını belirtenlerin oranı yüzde 23.2,
  • "Katılmıyorum" diyenlerin oranıysa yüzde 9.1 oldu.

KHÜ, Türkiye Eğilimleri – 2020 Kantitatif Araştırma Raporu’nda Türk halkının siyasi yelpazedeki yerini tespit etmek için yapılan ankette ‘’Kendinizi nasıl tanımlarsınız? ‘’ sorusuna verilen cevaplar içinde halkın yüzde 8,9’u kendini siyasal İslamcı olarak tarif etmişti. Mülteci isteyenler de aynı orandadır.

Açıklama: Türkiye'de son dönemde sıkça tartışılan 'göçmenler' konusuna değinilen ankette, katılımcılara "Türkiye'ye artık sığınmacı kabul edilmemelidir ifadesine katılıyor musunuz katılmıyor musunuz?" sorusu yöneltildi. Bu ifadeye katıldığını söyleyenlerin oranı yüzde 67.7 olarak belirlendi. Kısmen katıldığını belirtenlerin oranı yüzde 23.2, "Katılmıyorum" diyenlerin oranıysa yüzde 9.1 oldu. "Türkiye'ye artık sığınmacı kabul edilmemelidir" ifadesine 'katıldığını' söyleyenlerin oranı, 'katılmadığını' belirtenlerin oranında yüzde 58.6 daha fazla.

Uluslararası danışmanlık şirketi Ipsos’un 26 ülkeden 18 bin 27 kişinin katıldığı kamuoyu araştırmasına göre sınırları en çok kapatmak isteyen ülkelerin başında Hindistan (yüzde 64) Türkiye (Yüzde 59) ve İsveç geliyor.

Halk neden mülteci istemiyor?

Türkiye'de halk arasında mültecilerle ilgili çeşitli endişeler oluştu; Başta ekonomik problemler, işsizlikler, güvenlik endişeleri, kültürel uyum sorunları ve kamu hizmetlerine erişimle ilgili sorunlar oluştu.

Mesele bir insanlık meselesi de değildir. Eğer bir ülkede 40 liraya yemek yemek için kuyrukta üç saat bekleyenler varsa ve çocuğuna kitap alamadığı için intihar edenler varsa, mülteci meselesini insanlık meselesi olarak görmek mümkün değildir.

Referandum yapılmalıdır.

Milyonlarca Suriyelinin kalması, etnik sorun meselesidir. Ülke geleceği açısından çok boyutlu riskler taşımaktadır. Suriyelilerin kalıp, kalmaması bir siyasi partinin, yalnızca cumhurbaşkanın tercihine bağlı olmamalıdır. Halkın cumhurbaşkanına verdiği yetki sınırlı bir zaman içindir ve 3,5 yıl sonra bitiyor…

Türkiye’nin eksen değiştirmesi, etnik yapının değiştirilmesi uzun vadeli bir tercihtir. Cumhurbaşkanının bugünkü kararı ise Türkiye’nin geleceğinin ipotek altına alınması demektir. Halkın geleceğine kendisi karar vermelidir. Bunun için demokratik ülkelerde olduğu gibi referandum yapılması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları