Türkiye-ABD ilişkileri nereye?
Yeni dönemde ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir yol izleyeceği henüz ortaya çıkmamış olup, eskiye göre çok farklı olacağı da beklenmemektedir. İlişkilerin sadece liderler arasında değil, kurumsal çerçevede yürütüleceği, mevcut sorunlarda bir değişiklik görülmeyeceği, ancak söylem ve eylemlerde nüanslar olabileceği düşünülmektedir.
Türkiye ve ABD'nin, S-400, F-35, SDG/PYD/PKK, Doğu Akdeniz, Yunanistan, Karadeniz ve Kıbrıs konularındaki anlaşmazlıkları çıkar çatışmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu sorunlar Türkiye'nin bekasını, güvenliğini ve güvenirliğini etkilediğinden, fazla esneyecek alanı yoktur. Özellikle SDG/YPG/PKK konusunda herhangi bir taviz söz konusu olamaz.
NATO yeniden ön planda
Biden'ın Münih Konferansındaki, Amerika ve Transatlantik İttifakının geri döndüğünü ve AB'yle ilişkilerin yeniden güçlendirileceğini açıklaması, yeni dönemde NATO ve AB platformlarının ön plana çıkacağını göstermektedir. NATO'nun yeniden önem kazanması için Rusya'yı en büyük tehdit olarak nitelendirmiş, Çin'le mücadelede de farklı kurallar uygulanacağını açıklamıştır.
NATO anlaşmasının 5. maddesine değinerek, ittifak üyesi bir ülkeye yapılan saldırının tüm ittifaka yapılmış sayılacağını ve buna karşı hep birlikte hareket edileceğini vurgulaması dikkat çekmiştir. Türkiye'nin bu açıklama çerçevesinde kendisine olan SDG/PYD/PKK tehdidini süratle NATO platformuna taşıması ve bu konuda AB'ye güçlü çağrılarda bulunması, haklı davasında destek kazanmasına yardımcı olabilir.
Ancak IŞİD'in Ortadoğu, Avrupa ve ABD'de olası tehdidine izin verilmeyeceğine atıfta bulunması, onun IŞİD'le mücadele için SDG/YPG'yi paravan olarak kullanmaya, korumaya ve güçlendirmeye devam edeceğini göstermektedir. Zaten Türkiye'nin sıkıntısı da bu noktadadır.
Türkiye önemli bir güç
ABD'nin Suriye eski özel temsilcisi Jeffrey'nin değerlendirmeleri de dikkat çekicidir. Türkiye'nin Rusya ve İran karşısında ABD için çok büyük bir güç olduğuna vurgu yapmış, Biden yönetiminin ilerleyen zamanda gerçek uluslararası sorunlara odaklandığında, Türkiye'nin çıkarlarının temelde ABD'yle aynı olduğunu anlayarak Türkiye'nin önemini fark edeceğini belirtmiştir.
Jeffery; İdlip, Libya, Dağlık Karabağ'daki duruma değinerek Türkiye'nin, Rusya'nın genişlemesini önleyen, aynı zamanda İran'ın, Irak ve Suriye'deki genişlemeci tavrını da sınırlayan bir güç olduğunu, Biden'ın diplomasi arenasındaki hedeflerine ulaşmak için Türkiye'ye ihtiyaç duyacağını ifade etmiştir. PKK'yı kastederek, terör örgütünün, PYD/YPG'nin hamisi olduğu itirafında da bulunmuştur.
Bunlar resmi bir açıklama olarak değil, emekli olduktan sonra gerçeklerin kısmen görülmesi olarak nitelendirilmeli, ancak yine de her iki tarafça da dikkate alınmalıdır.
Gerçeklerle karşı karşıyayız
SDG/PYD/PKK'nın varlığı ve eylemleri bekamızı ve güvenliğimizi tehdit etmektedir. Türkiye'nin Sincar operasyonuyla oradaki PKK tehdidini bertaraf etmesi bir zorunluluktur. Operasyonun muhtemelen Irak merkezi ve Erbil bölgesel yönetimiyle ortaklaşa yapılacağı, Türkiye'nin buna istihbarat, lojistik ve gerekli diğer desteklerde bulunacağı, bu olmazsa Türkiye'nin müşterek veya tek başına operasyon da yapabileceği değerlendirilmektedir.
Sincar operasyonuyla, SDG'ye giden desteğin geçtiği sınır kapısı da PKK'nın kontrolünden çıkacaktır. Bu nedenle ABD, kapıyı Suriye tarafından kontrol edebilmek için, Suriye'nin kuzey doğusunda sınırımızın yakınında yeni bir üs kurmaktadır. Bu üssün aynı zamanda Suriye'nin kuzey doğusundaki Rusya varlığını dengeleme ve Türkiye tarafından kuzeyden yapılabilecek yeni bir hamleyi engelleme maksadını da taşıdığı söylenebilir.
Operasyon, Sincar'daki Haşdi Şabi'yi de etkisizleştirecektir. Bu nedenle Sincar'daki PKK ve Haşdi Şabi, Türkiye'ye karşı birleşmiştir. Bunların Türkiye'nin Irak'taki varlığına karşı ortak saldırı da yapabileceği haberi alınmıştır.
ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü, DEAŞ'la yerel güçlerle mücadele yalanına sığınarak, SDG'ye desteğin devam edeceğini tekrarlamıştır.
ABD'yle ilişkilerin iyileşmesi beklentisi ve Türkiye'ye yapılan güzellemeler, bekamız ve güvenliğimiz için SDG/YPG/PKK konusunda tavize sebep olmamalı, gerçekler karşısında gereği gecikmeden mutlaka yapılmalıdır.