Türk-Rus Üniversitesi fikri S-400'ler kadar önemli!

S-400 hava savunma sisteminin ilk parçaları Ankara'ya getirildi. Sistemin tamamının getirilmesi ve kurulmasının Eylül ayında tamamlanacağı bildiriliyor. Rus uzmanlar, sistemin kurulduktan sonra on dakika içinde aktif duruma getirilebileceğini söylüyor.

ABD'ye sistemin aktif hale getirilmeyeceğine dair söz verildiği, Trump ile bu yönde mutabakata varıldığı yönündeki iddialar cevaplandırılmış değildir ama S-400'lerin getirilmesi ve Ankara'ya kurulması, Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli bir adımdır.

Türkiye'ye yönelik tehdit şu anda Doğu Akdeniz ve Ege üzerinden geliyor. 600 kilometre radar menzili ve 400 kilometre vuruş menzili olan sistem Türkiye'ye hayırlı uğurlu olsun. Benim eleştirilerim, füzelerin aktif hale getirilmemesi taviziyle ilgiliydi. Yine de "Önemli olan sistemin getirilmesi ve kurulmasıdır. Tehdit anında gereken yapılır" görüşüne katılıyorum.

Tabii ideal olan, bu tür sistemleri Türkiye'nin kendisinin üretmesidir ama böyle bir adım atabilmek için konuyla ilgili bilimsel ve fiziki alt yapının kurulmuş olması ve bu yönde birikimi olan uzmanların yetiştirilmiş olması gerekir.

***

S-400'lerin getirilmesi sırasında, uzun vadede daha önemli sonuçlar verebilecek bir girişim başlatıldı. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla kurulan Türk-Rus Toplumsal Forumu çatısı altında Petersburg'ta ortak bilim ve eğitim çalışmaları yapıldı. Toplantı sonunda iki ülkenin üniversiteleri aralarında iş birliği anlaşmaları imzaladı.

Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, gelecekte Türk-Rus üniversitesinin kurulmasını da umduğunu ifade etti. Güney Federal Üniversitesi Rektörü İnna Şevçenko da Türk üniversiteleriyle sadece öğrenci değişim programlarında değil, sanayi sektöründen enformasyon alanına kadar bütün alanlarda birlikte çalışmak istediklerini dile getirdi.

Türkiye, kendi güvenliğini ancak bilimsel gelişmeyle sağlayabileceğinin farkındadır ama ASELSAN'daki mühendislerin, baskılara dayanamayıp yurt dışına kaçmak zorunda kalması, bilimsel kumpasların önlenemediğini gösteriyor.

YÜCE KATIRCIOĞLU'NA HUKUK DIŞI UYGULAMA!

Twitter mesajı ile "Sayın Süleyman Soylu'ya çağrı: Ankara'da kritik kamu binalarında masonik semboller bulunduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Yüce Katırcıoğlu'nun niçin gözaltında tutulduğunu ve akıbetinin ne olduğunu kamuoyuna açıklar mısınız?" diye sormuştum. Açıklama yapılmadı ama Katırcıoğlu beni, Eskişehir'de bir psikiyatri kliniğinden aradı! (Bir de bu mesajımdan dolayı birileri beni Twitter'a şikâyet etti!)

***

Geçen yıl, emekli yüksek fizik mühendisi Yüce Katırcıoğlu'na, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir tebligat gelmişti. Tebligatın ekinde 9 Ocak 2018'de düzenlenmiş, "mahkûmlara mahsus çağrı kâğıdı" vardı!

Belgede, özetle, "Hakkınızda verilen, akıl hastalığı sebebiyle güvenlik tedbirinin infazı, yüksek güvenlikli bir hastanede infaz edileceğinden iş bu çağrı kâğıdınızı aldığınız tarihten sonra 10 gün içinde cumhuriyet başsavcılığımıza müracaat etmeniz, aksi halde yakalama emri çıkarılacağı ve güvenlik tedbirinin infaz edileceği tebliğ olunur." deniliyordu.

Yüce Katırcıoğlu, "masonlukla ve siyonizmle mücadele"yi görev kabul etmiş bir kişidir. Yaptığı siyasi değerlendirmeler olağanüstüdür. 2013 yılında hakkında açılan ceza davası sürerken, evinin zorla aranmasından ve arşivinin yok edilmesinden dolayı, duruşma sırasında sarf ettiği "bu olay yüzünden bağışıklık sistemim bozuldu" sözü, zapta "psikolojim bozuldu" diye geçirilince, karşı tarafın avukatları, akli dengesinin yerinde olup olmadığının incelenmesini istemişti.

Kurulan beş kişilik heyette, bulunmaması gereken bir asistan da yer almış ve bir kişi de orada bulunmadığı halde sonradan raporu imzalamıştı. Bu rapora dayanarak karar veren iki hâkim şimdi FETÖ davasından tutuklu!

***

Yani karar, her yönüyle hukuk dışı ve üstelik usulsüz verilmiş bir rapora dayanıyor! Adalet Bakanlığı'nın duruma müdahale etmesi gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları