Türk ordusunun yıpratılmasında ilk hedef nedir?
Alman Die Tageszeitung gazetesi, “Türkiye kendini yeniden değerlendiriyor” başlığı altında, “Türkiye’nin iç siyasetinde önemli ve belirleyici bir değişim yaşanıyor. Ordu kışlalarına geri çekiliyor. Ergenekon davası kapsamında yürütülen soruşturmalar neticesinde derin devletin karanlık siyasi faaliyetleri gün ışığına çıkartıldı. Bu bağlamda özellikle jandarma ve istihbarat teşkilatının 2003 ve 2004 yıllarındaki darbe planları ortaya çıkartıldı. Son olarak düzenlenen operasyonlarda polis ve savcılık Türk ordusunun karargâhlarına baskınlar düzenleyip aramalarda bulundu. Buna rağmen Türk ordusu etkisini sürdürmekle birlikte özellikle adalet sisteminde katı Kemalistler varlıklarını koruyor. Türkiye’nin adalet sistemi bir an önce reforme edilmelidir” yorumunu yaptı.
Anlaşılan o ki Alman gazetesi de bu konuda Taraf gibi yayın yapmaya başlamış!
* * *
Aynı gazete 12 Şubat 2010 tarihli aynı sayısında “Generaller henüz pes etmedi” başlıklı başka bir yorumunda şöyle diyor: “AK Parti iktidara geldiğinden beri, sivillerle genelde yargı tarafından desteklenen ordu arasında kıyasıya bir güç rekabeti yaşanıyor.
Ancak son dönemde askerî güç merkezi, siviller karşısında savunmaya geçmek durumunda kaldı. Ordu, bu durumda hukuki özel statüsünün zemin kaybını ister istemez kabullenmek durumunda.
Özellikle de askerin sivil mahkemelerce cezai takibata tutulması büyük bir başarıdır ancak bu cephedeki mücadele de henüz karara bağlanmış değil.
Sivil hükûmet ile ordu arasındaki güç dengelerinin kaymasına rağmen ordunun hâlâ dış siyasi açıdan ‘askerî yasak alan’ olarak gördüğü alanlar olduğu kesin. Örneğin en başta Kıbrıs olmak üzere Irak’ta bir Kürt devletine karşı izlenecek politika da bunlar arasında.
Erdoğan hükûmeti bir şeyi kesinlikle unutmadı: 2003/2004 kışında hazırlanan Ergenekon darbe planlarının sebebi, ordu yöneticilerin Kıbrıs meselesinin çözümünün ardından Türk birliklerini adadan geri çekmek zorunda kalacakları korkusuydu.”
İngiltere’de The Economist dergisinin 11 Şubat 2010 tarihli sayısında da “Ergenekon ve Dağlıca, ordunun prestijini azalttı. Gücünü azaltan ise AB yönelimli reformlardı. Bu, generallerin AB’ye katılım hedefine sahte bir bağlılık göstermesine rağmen bu konuya gerçekte neden kararsız yaklaştıklarını açıklayabilir” ifadeleri kullanılıyor.
* * *
Peki Avrupa’nın ne menfaati var Türk ordusunun adeta tasfiye edilmesinden?
Bunu ABD’nin Endonezya’da uyguladığı modele bağlayanlar var. İnternet’ten gönderilen bir yazıda “ABD, Doğu Timor adalarını Endonezya’dan koparmadan önce bu ülkenin Ordusuna karşı büyük bir yıpratma kampanyası yürüttü. Geçmişte ABD’nin Endonezya Özel Kuvvetleri’ne yaptırdığı çeşitli operasyonlar, bire bin katılarak açıklandı ve ordunun direnci kırıldı. Bütün bu gelişmelerin arkasından Endonezya’nın parçalanarak Doğu Timor’un koparılması kolaylaştı. İşte bu model şimdi Türkiye’de uygulamaya konmuştur. Hedef, önce Irak’ın Kuzeyindeki kukla devletin Türkiye tarafından resmen tanınması, ardından Türkiye’nin Doğusu ve Güneydoğusunda etnik temelde yeni bir devlet yapılanmasının Türkiye’ye kabul ettirilmesi veya bu bölgenin Türkiye’den koparılmasıdır” deniliyor.