Türk Lirası neden baş aşağı gidiyor?

Başını ABD, İngiltere ve Almanya'nın çektiği ve çoğunluğunu Batılı ülkelerinin oluşturduğu 39 ülke, Çin yönetimine ortak bir mektup göndererek Doğu Türkistan'daki toplama kamplarında zorla tutulan Uygurların derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Türkiye mektubu imzalamadı.

Türkiye'nin mektuba neden imza atmadığı konusunda çeşitli rivayetler var. Benim görüşüm ise, AKP iktidarının mektuba imza atmamasının sebebi, Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol Projesi" çerçevesinde hareket etmesidir. Öyle ki Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün yüzde 51'i Çinli şirketlere devredilmesi söz konusu olabilmiştir.

Pekin'den Paris'e oradan Londra'ya uzanan hatta karayolu ve demiryolu bağlantısının güvenli bir şekilde sürdürülebilir olması, Türkiye'nin zararına değildir ama Doğu Türkistan'daki Türk varlığı hiçbir ekonomik çıkar ilişkisine feda edilemez. Maksat insanı yaşatmak; Türk devletinin görevi de Türk'ü yaşatmak ise Uygurları yok ederek kurulmak istenen yeni ipek yolu olmaz olsun!

***

Ekonomi ve siyaset ilişkisi hakkında bir haber de Londra kaynaklı... BBC'nin haberine göre İngiliz Parlamentosu'nda yapılan soruşturmada, Çin merkezli Huawei şirketi ile Pekin yönetimi arasında "gizli işbirliği olduğuna dair net kanıtlar olduğu" kararına varıldı.

Raporda, Çin hükümetinin "Huawei'nin büyümesini son 3 yılda 75 milyar dolarla desteklediği belirtildi.

Bu rapordan da anlaşıldığı gibi Uygur Türkleri, ABD veya İngiltere'nin umurunda bile değildir. Onların asıl maksadı, Çin'in ekonomik yayılmasını durdurmaktır.

***

Kaldı ki, ABD ve İngiltere'de devleti şirketler yönetmektedir!

Doğu Akdeniz'deki gerilimin asıl sebebi, ABD ve İngiltere'yi yöneten şirketlerin çıkarlarını sağlama alma çabasıdır…

David C. Korten, "When Corporations Rules the World" adlı eserinde "Bugün dünyanın en büyük 100 ekonomik gücünün yarısı şirketlerdir. En büyük 10 şirketin toplam satışları, en küçük 100 ülkenin toplam gayri safi milli hasılasından daha fazladır. Bugün başarılı şirketlerin ekonomideki kontrolü, eskinin komünist Rusya'sında Moskova'nın elde edebilmiş olduğu kontrolden çok daha fazladır." diyor.

Korten, Abraham Lincoln'un öldürülmeden önce bu gidişatı gördüğünü ve şöyle dediğini bildiriyor:

"Şirketler taçlandırılmış bulunuyor. Yüksek koltuklarda bir çürümüşlük dönemi bunu takip edecek ve paranın gücü halkın aleyhine çalışarak hâkimiyetini genişletecek... Para sadece birkaç elde toplanıncaya kadar... Ondan sonra cumhuriyet bitmiş demektir..."

Korten, daha sonraki Amerikan başkanlarından Hayes'in şu sözünü de ekliyor: "Bu hükümet artık, halkın, halk tarafından ve halk için değildir; şirketlerin, şirketler tarafından ve şirketler içindir."

***

Diğer taraftan Alman DZ Bank'ın araştırmasına göre Türk lirasındaki değer kaybının sebebi siyasi... DW Türkçe'nin haberine göre araştırmayı hazırlayan analist Sören Hettler, "Liranın değer kaybına iki önemli faktör yol açtı" diyor: "Bunlardan ilki, Erdoğan'ın Türkiye'yi 2016 sonundan itibaren otoriter bir ülkeye çevirmesi, Merkez Bankası'nın da bu politikadan payını alması ve kurumun siyasi baskı altına uluslararası yatırımcıların güvenini sarsması.

İkincisi ise artık NATO'nun, Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin Türkiye'yi güvenilir bir partner olarak görmemesi."

Hettler, Erdoğan'ın askeri çatışmayı bile göze alarak Libya, Suriye, Doğu Akdeniz ve Dağlık Karabağ'a müdahil olmasını da liranın değer kaybına sebep gösteriyor.

Anlaşılıyor ki Türkiye, Doğu Akdeniz ve Kafkasya'da ABD ve İngiltere şirketlerinin yoluna çıkıyor. Bu sebeple, tarımı ve tarıma dayalı sanayisi ABD güdümlü politikalarla yok edilmekte olan Türkiye ekonomisi, ABD ve İngiltere merkezli finans şirketlerinin hedefi durumundadır.

Yazarın Diğer Yazıları