Türbülansa giren Türkiye'nin usta bir pilota ihtiyacı var!
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “AKP yönetiminin Gazze’ye yardım götüren gemide yer almak isteyen vekillere izin vermeme gerekçesi nedir? Milletvekilleri için duyulan kaygı, yardım gemisinde bulunan diğer yurttaşlara da bildirilmiş midir?” diye sordu.
Belli oluyor ki, Köktürk, “Erdoğan, İsrail’in Mavi Marmara gemisine saldıracağını biliyordu” demek istiyor.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da “İsrail’in, yardım gemilerine baskın yapacağı noktasında gerekli bilgiler ulaşmış olmasına rağmen, hükümetin bir taraftan AKP’li milletvekillerinin gidişini engellediği, ama bir taraftan da o yardım filosunu korumaya yönelik olarak üstüne düşen görevi yapmadığı ortaya çıkıyor” diye değerlendirdi.
* * *
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley ise günlük basın toplantısında, haftalar öncesinde İsrail hükümetiyle farklı kanallar yoluyla çok sayıda temas kurduklarını ve kendilerine yardım filosuna dikkatli yaklaşmaları tavsiyesinde bulunduklarını söyledi. Crowley, “Türk hükümetini olası bir çatışmaya dair bilgilendirdiniz mi” sorusuna da “Evet” cevabını verdi.
Demek ki Mavi Marmara gemisindeki insan hakları savunucuları, bir terör devleti olan İsrail’in üzerine yem olarak gönderildi! İnsan hayatı üzerinde bir kumar oynandı; bu kadar açık! Kimse, İHH’nın bağımsız bir kuruluş olduğunu iddia etmesin! AKP hükümeti istemese, kimse Akdeniz’e açılamazdı!
The Economist dergisi ise İsrail’in bir Türk gemisine saldırmasının asıl sebebinin, Tayyip Erdoğan’ın İran’a yönelik yaptırımları önlemek istemesi olduğunu yazdı.
* * *
Peki sadece bu kadar mı? Başka bir sebep yok mu? Mesela iç sebepler!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “AKP zihniyeti, ömrünü uzatabilmek amacıyla taşeronluğuna soyunduğu ihanet projeleriyle birlikte, Türk milletini ölümcül bir düelloya sürüklemektedir” dedi.
Halk arasında “AKP, iktidarı bırakmamak için Türkiye’yi savaşa sokmak dahil her türlü çılgınlığı yapabilir” diye yaygın bir kanaat var:
Bahçeli de bu kanaati dile getiriyor.
Bahçeli, “Küresel projeler, hükümetin taşeronluğuna soyunduğu Türkiye eksenli turnikelerle başta Kafkasya olmak üzere, Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya nüfuz etmek için baskılarını artırmışlardır. İktidar kadrolarının yılların yanlışlarıyla içine sürüklendiği bu türbülans maalesef beraberinde yalnızca buna sebep olan ucuz ve ilkesiz siyasetin temsilcilerini değil, beraberinde devletimiz ve milletimiz ile bunların üzerinde vücut ve anlam bulduğu ülkemizi de çıkmaz sokaklara doğru çekmektedir” diyor.
* * *
Ermenistan ile kapıların açılmasını isteyen ABD’dir, Davutoğlu’nun “Türkiye-Kuzey Irak entegrasyonu” fikri ve “Mezopotamya Projesi” , ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Pearson’a aittir. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, Fener Rum Patrikhanesi’nin yasadışı olarak kullandığı ekümenik statüsünün tanınması da dahil bütün bu projeler, ABD Başkanı Obama tarafından Türkiye’ye TBMM’de dayatılmıştır!
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye adına Suriye, Irak ve İran ile giriştiği ilişkilerin hiçbiri milli bir proje gereği değildir. Hepsinde Amerikan talebi ve programı vardır. İran ile yapılan son nükleer takas anlaşmasını bile ABD istemiştir. Obama’nın mektubunu Brezilya açıkladı ve bu durum ortaya çıktı.
Bu itibarla, Türkiye’nin içine düşürüldüğü türbülanstan çıkması için usta bir pilota ihtiyaç vardır!