Turancılıktan Ergenekon’a!
Türkçülerin fikir babası olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1944 yılına gelince, Türkçüleri yargıladı. Bugün ise aynı devlet, kurucu kadro olarak kabul edilen Kemalistlerin bugünkü nesillerini yargılıyor. Birincisi Sovyet korkusundandı, ikincisi ise Amerikan baskısından!
Bugün WikiLeaks belgeleri yayınlanıyor ve Amerikalıların Türkiye’yi nasıl etkiledikleri reddedilemeyecek bir şekilde ortaya çıkıyor.
1944 yılı ile ilgili belgeler ise pek araştırılmamıştır. Fakat dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Weisband, 1944 olaylarını anılarında değerlendirmiş ve demiştir ki: “Türk hükûmetinin dünya olaylarına ayak uydurmaya çabaladığının bir başka belirtisi, 1944 yılı Mayıs ayında, Türkçülük ve Pan-Turancılık fikirlerinin propagandasını yapanların toparlanması ile ortaya çıktı. Hükûmet, bir tek temizlik hareketi ile savaşın başından beri bütün Türkler’in birleşmesi için çağrıda bulunan küçük, fakat anlamlı bir grubun aşırı yirmiüç üyesini tutuklattı. Hükûmetin bu tutuklamaları kamuoyuna büyük gürültülerle duyurması ve zamanlamasındaki hedefi, yalnız bir grup azınlığı cezalandırmak değil, Sovyetler Birliği’nin gözüne hoş görünmek, belki de önderlerini daha ölçülü davranmaya yöneltmekti.”
Bugünkü Kemalistlerin tutuklanma sebebini de Fehmi Koru yazmıştır ve demiştir ki: “Ergenekon operasyonlarına, 2007 Kasım ayında Bush-Erdoğan görüşmesinde karar verilmiştir.”
Çünkü Türkçülerin, milli devlet esasına göre kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri, ABD’nin 1896’da kararlaştırdığı “Hıristiyan eyaletlerden oluşan Türkiye Birleşik Devletleri” federasyonu kuracak şekilde değiştirilmeden, ABD, Büyük Orta Doğu projesini başarıya ulaştıramayacaktır.
***
Atsız’a göre İsmet Paşa’nın siyaseti, ihtiyat ve çekingenliğe dayanıyordu:
“İsmet İnönü, ihtiyar ve hasta İngiltere’den ve dolayısıyla bütün batıdan çekiniyordu!
Atsız’a göre “Halk Partisi, devleti Türk devlet yapan parti olduğu halde Babil kulesinden farksızdı. Partinin en yüksek kademelerine, bakanlıklara, başbakanlığa geçenler arasında Türk soyundan olmadığını haykıranlar, Türkçülüğe düşmanlık güdüyordu.
Softalarla dinsizler, muhafazakârlarla sosyalist temayüllüler, milliyetçilerle komünistler Halk Partisi kazanında yan yana kaynıyordu... Bunları birleştiren iki nesne idi: Menfaat ve korku...
Halk Partisi içine alacağı adamların mazisini, ırkını, ahlâkını, siyasi düşüncesini hiç dikkate almıyor, yalnız şefe bağlılık istiyordu. Bunun bile gerçekliğine bakmıyordu.
***
“Atsız’ın tespitlerine bugün hangi parti uygun?” diye bakacak olursak, iktidar partisinin bütün sayılan olumsuz niteliklere sahip olduğunu görürüz. Gerçi CHP de küresel rüzgarın etkisiyle AKP’leşme eğilimindedir ve dönüşmektedir ama AKP’nin menfaat potasında kaynaştırdığı ekip içinde, bu partinin Türk kimliğine savaş açtığını bile bile bulunmaya devam eden Türkler de vardır!
ABD ise ihtiyar ve hasta İngiltere’nin desteğinde, “Yeni Kemalizm” adı altında, AKP ve CHP’ye “Haçlı Seferi” dediği politikalarını uygulatmak için 12 Haziran seçimlerini yönlendirmeye, milliyetçileri parlamento dışında bırakmaya çalışmaktadır.