TSK'yı bile karşısına alan örgüt, eylemde!

Kayseri’de Garnizon Komutanlığı, askeri personelin gitmesinde sakınca bulunan otel, lokanta ve eğlence yerlerini Emniyet Müdürlüğü’nden soruyor. Emniyet Müdürlüğü de bir liste gönderiyor.
Bu arada, TSK üzerinde çalışan bir örgüt, elde ettiği bir astsubay vasıtasıyla, Kayseri Garnizon Komutanlığı’nın personele yayımladığı emirden Emniyet Müdürlüğü ifadesini çıkararak sahte bir emir sureti düzenliyor ve basına veriyor. Emirde adı geçen işyeri sahipleri, “Komutan da yasakladığı otele gitti” gibi haberlerle Garnizon Komutanı aleyhine kışkırtılıyor. Garnizon Komutanlığı da bunun üzerine sahte evrak düzenleyen kişiyi ve yardım edenleri, askeri mahkemeye veriyor. Bu da örgüte hizmet eden gazetelerde “hipnozla işkence” diye duyuruluyor!
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, haftalık bilgilendirme toplantısında, “Emirdeki adreslerin Emniyet’ten elde edildiği hususu yazıdan çıkarılmış, halk garnizon komutanı aleyhine kışkırtılarak, TSK’nın itibarı zedelenmek istenmiştir” dedi ama olay bir açıklama ile geçiştirilecek türden değil.

***

Burada önemli olan husus, TSK’nın sadece üst kadroları değil, tek ere varıncaya kadar bütün kadroları hakkında fişleme çalışması yapan bir örgütün varlığıdır.
Kayseri’de ortaya çıkan olay sadece bir örnektir. Aynı yapılanma ve fişleme çalışmasının bütün yurtta yapıldığı anlaşılıyor.
TSK’nın itibarını korumak TSK’ya düşer, bu, herkesten önce Genelkurmay Başkanlığı’nın işidir. Şu seçim döneminde, olayın fazla dallanıp budaklanması istenmemiş olabilir ama olay çok önemlidir.
Meselenin bütün toplumu ilgilendiren yönüne bakalım:
Bir sivil örgütlenme kuruluyor ve askerleri fişlediği yetmezmiş gibi bazılarını eğitimden geçirerek TSK aleyhine kullanabiliyor!
Demek ki bu örgüt, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi dünyanın en güçlü ordularından birini karşısına alma cüretine sahip!
Hadi Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en eski ordusu ve gelenekleri var, adı üzerinde ordu, kendisini her türlü iç ve dış saldırıdan veya istihbarat faaliyetinden koruyabilir; peki ama benzer saldırılardan sivil vatandaşı kim koruyacak?
Devletin, vatandaşını bu tür örgütlerin tasallutundan koruyacak bir önlemi var mı?

***

Devlet, böyle bir önlem almamakta, kanserojen hücrelerin metastas yapması gibi virüsün kendi vücuduna yayılmasını seyretmektedir.
Kanser mikrobunun TSK’ya da girmiş, meselâ GATA’da yapılanmış olduğuna dair bilgiler geliyor! Kimse bu bilgiyi reddedemiyor!
Devletin diğer organlarını ise kanser tamamen kuşatmıştır! Bazı organları, küçük müdahalelerle kurtarmak mümkünse de bir kısmı tamamen iflas etmiş durumdadır.
Devletin içinde ikinci bir devlet oluşmuş durumdadır ve devletin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesi karşısında en büyük tehdit işte bu tablodur.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, görevi teslim alırken yaptığı konuşmada, “Ulus devlet, tartışmaya açılabilecek bir yapı değildir. Bu yapıyı zayıflatmaya çalışmak ve tartışmak Türkiye’nin ulus bütünlüğünü istememek demektir. Etnik olarak anayasal düzeyde yeni haklar verilemez. Laiklik ilkesinin demokrasiyle çeliştiğini söylemek dayanaksızdır. Bazı cemaatler sosyal hayatı yönlendirmeye çalışıyor” demişti.
Bugün görüyoruz ki Başbuğ’un işaret ettiği unsurlar, artık, sadece sosyal hayatı değil, doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yönlendirmeye çabalıyor!
TSK, seçimden sonra, elindeki bilgileri kamuoyu ile paylaşmalı ve halkı bilgilendirmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları