TSK'ya vuran balyoz kimin elinde?
Taraf gazetesinde yayınlanan “Balyoz Harekat Planı”nın İkinci Ergenekon adı verilen davadaki delillerden 51 numaralı DVD’de mevcut olduğu anlaşıldı. Bu arada plan yayınlanırken, adli emanette bulunan DVD’nin çatladığı anlaşıldı.
Peki bu durumda söz konusu DVD’deki belgeleri, Taraf gazetesine kim vermiş oluyor?
Tabii, planın DVD’den kopyalanıp verilmiş olması şart değil, başka kopyaları da olabilir ama şu an için elde olan bilgi bu!
* * *
Bu durumda, soru şudur:
Eline bir medya balyozu alıp, devamlı olarak TSK’nın itibarına vuran güç odağı, kimlerden oluşuyor?
Bu; öyle bir kişinin, iki kişinin becerebileceği bir iş değil. Yüksek teknolojiden faydalanmayı bilen, dinleme imkânlarına ve elde edilen verileri değerlendirebilecek stratejik zekâya sahip elemanları bulunan ciddi bir örgütlenme olmadan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef almak, üstelik bunu yaparken şu ana kadar yakalanmamış olmak mümkün mü?
Ben bu gücün, bir istihbarat ağını yöneten iç veya dış herhangi bir servis olup olmadığını elimde bir delil olmadan iddia edemem. Fakat, kimse “Bu dosyaları Taraf gazetesine kim veriyor?” diye araştırma yaptırmadığına göre, ortada danışıklı bir dövüş var!
* * *
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, konuyla ilgili olarak “Allah Allah diye taarruz eden bir ordu nasıl olur da Allah’ın evi olan camiyi bombalar. Vicdansızlara sesleniyorum, TSK’nın da sabrının bir sınırı var. Siz orduyu nasıl böyle itham edersiniz? Hiç mi vicdanınız yok” dedi.
Başbuğ, “Bu darbe iddialarından kim menfaat sağlıyor, bu da sorulmalı. Sızan bilgiler üzerinde eklemeler ve değiştirmeler var” diye konunun en önemli yönüne işaret etti.
Başbuğ “TSK içinde 61 adet bilgi sızdırma soruşturması açıldı. Bilgi sızdıran bir subay 3 yıl ceza aldı ve ordudan atıldı, çeşitli rütbelerde 10 personel bu kapsamda tutuklandı” bilgisini de verdi.
İddialar ortaya atıldığı zaman biz de böyle bir plan tatbikatı olabileceğini, ancak cami bombalamanın TSK’nın bir planında yer alması ve bu planın çok sayıda subaya anlatılmasının akla uygun olmadığını belirtmiştik. Ve cami bombalamanın bir CIA yöntemi olduğunu hatırlatarak, bu bölümlerin plana, sızdıranlar tarafından eklenmiş olabileceğini ifade etmiştik. Ayrıca Türkiye’nin cuntacılıktan şimdiye kadar bir hayır görmediğini de işlemiştik.
* * *
İddialardan kimin menfaat sağladığına gelince?
Türkiye’yi çözmek için önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çözmek gerektiğini bilen, bu amaçla rapor üzerine rapor hazırlayanlar var.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sınırlardan çekmek, jandarmayı lağvetmek, yerine 50 bin kişilik polis ordusu kurmak gibi fikirler, TESEV’in hazırladığı bir almanakta savunulmuştu. Taleplerin kaynağı Avrupa Birliği idi!
AKP iktidarı da bütün bu konuları yasalaştırmak için çırpındığına göre iddialardan kimin faydalandığı ortada!
Şimdi Tayyip Erdoğan, Sabih Kanadoğlu’nun “Laik Cumhuriyete aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş bir parti Anayasa değişikliği yapamaz” sözlerini eleştiriyor. NTV’de görüşü sorulan CHP ve MHP sözcüleri, bu konuda Erdoğan’ı destekledi!
O halde bırakın değiştirsinler, öyle mi?
TSK hakkındaki bu iddiaların şimdi ortaya atılmasının sebebi, zaten ekonomik alt yapısı yabancılara satılan Türkiye’nin Anayasa değişikliği ile kuruluş felsefesi rayından tamamen çıkarılması hedefidir. Cumhuriyete aykırı eylemlerin odağı, cumhuriyetin kaderine karar verebilir mi?