TSK'da doğalgaz zehirlenmesi mi var?
TSK ile ilgili tespitlerimi bugün yapıyor değilim. Hem bu sütundan hem de gazetecilerin davetli bulunduğu resmi toplantılarda tabloyu devamlı gündeme getirdim.
8 Ocak 2003’te o zaman tümgeneral olan Aslan Güner’in Ankara Gazi Orduevi’nde verdiği kokteylde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e “AB ve IMF’nin talepleri TBMM’de yasa oluyor, ekonomi uzun zamandır dışa bağımlı hale gelmiş, bu durum siyasetin de dışa bağımlı olmasının yolunu açtı. Ekonomik ve siyasi zeminin altınızdan çekildiğini düşünmüyor musunuz? Bu şartları değiştirmeden Cumhuriyet’i ve kuruluş felsefesini nasıl koruyacaksınız?” diye sordum.
Özkök, “Ekonomi, milli gücün en büyük dayanağıdır. Belki kısa vadede bir tehlike gibi görünmüyor ama uzun vadede, ekonomik gücün kaybedilmesi, her açıdan büyük tehlikeler doğurur. Hem, bölgemizde meydana gelebilecek olaylar, hem de bahsettiğiniz sıkıntıları aşmak bakımından Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’nin sahip olduğu ön önemli dayanak, en önemli güçtür” diye cevap verdi.
* * *
Derken Türkiye’nin bütün stratejik kuruluşları, hatta toprakları bile yabancılara satılmaya başlandı. Kıbrıs’ta Denktaş, bizzat Hilmi Özkök tarafından tavize zorlandı. Bunun üzerine, 3 Nisan 2004’te “Özkök istifa etmeli!” başlığı altında “Hükümetin tavizlerini durdurmak mümkün değilse Türk Silahlı Kuvvetleri’ni dış güdümlü politikalara alet etmemenin bir yolu da istifa etmektir! Birinci Körfez Savaşı öncesinde Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, ABD’nin Irak politikasına alet olan Turgut Özal’ı engelleyebilmek için istifa etmişti. Yanıldığımız, bilemediğimiz, eksik bildiğimiz bir durum varsa Sayın Hilmi Özkök, Türk Milleti’ne bilgi vermek durumundadır” dedim.
Ardından 17 Ağustos 2005’te “İrtica diye gürleyenler vatan satılırken niçin sessiz?” başlıklı bir yazı yazdım, hakkımda Genelkurmay Başkanlığı’nın şikayeti üzerine 301/2’den dava açıldı. Başbuğ döneminde hakkımdaki şikâyet geri alınınca dava beraat ile sona erdi.
Fakat, tablo daha da ağırlaştı.
Ekonomi tamamen yabancıların eline geçince, devletin yapısının da buna ayak uydurması, bunun için de Anayasa’nın değiştirilmesi şart oldu! Emperyalistlerin elindeki bir ekonominin üzerinde milli ordu da olmaz, milli devlet de!
Nitekim, ordu yeteri kadar yıpratıldı, sıra yargıyı ele geçirmeye geldi.
Bugünün Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, “Anayasa değişiklik paketini hazırlayan idareciler tüm kurumlara olduğu gibi bize de paketin bütününü getirdiler. Biz de bizi ilgilendiren kısımlarla ilgili olarak görüşlerimizi ilettik” dedi.
Peki, Anayasa değişiklikleri ile aslında rejimin değiştirilmekte olduğu belli değil mi? Bu durum, TSK’yı doğrudan ilgilendirmiyor mu?
* * *
“Ekonomi yabancılaştı, TSK, yabancı şirketlerin güvenliğini sağlar duruma mı düşecek?” uyarılarım devam ederken, daha önce hiç tanışmadığım dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, telefonla arayıp sitem etmiş ve “TSK’nın milli ordu niteliği devam etmektedir” demişti.
Bilirsiniz, doğalgaz, kokusuz ve renksizdir. Zehirlendiğinizi anlamazsınız bile!
TSK milli ordu ise doğalgaz zehirlenmesine maruz kalmamış ise Genelkurmay Başkanı düzeyinde, Türkiye’nin ulus devlet ve üniter devlet yapısının ABD ve AB baskısı ile değiştirilmesine karşı tavrını, hukuk düzeni içinde, Türk kamuoyuna çok net olarak bir defa daha açıklamalıdır.