Top, PKK’nın ayağında!
Önce Tayyip Erdoğan, Terör örgütü PKK’nın elinde bulunan kamu görevlileri ve askerlerin serbest bırakılması konusunda “Bunun bir şova dönüştürülmesini arzu etmiyoruz. Çünkü ikinci bir Habur yaşamak da istemiyoruz. Şu çözüm sürecine bir gölge düşmeden bu iş başarılsın istiyoruz” dedi.
Ardından Abdullah Gül bir gazetecinin “Esenboğa’daki açıklamanızda çözüm süreciyle ilgili geçmişte yaşananlara atıfta bulundunuz, tecrübelerden bahsettiniz? Başarıya ulaşma noktasında terör örgütünden beklentilerinizi dile getirmek istediniz..” şeklindeki sorusuna “Tabii çok açık. Bana sorulan sorular neydi, sızdırılmış belge... Ben ne dedim; bu sürede gayet samimi, iyi niyetli bir çalışma, bir gayret var. Ama karşı tarafın da samimiyetinin test edileceği durumlar var. Önce silahı bırakacak, bu süreci bir propaganda amaçlı olarak kullanmayacak ve psikolojik faaliyetler yapılmayacak. Bunların altını uzun uzun açacak halim yok, anlayan anlar bunlardan ne demek istediğimi. Bu fırsatın kaçırılmaması için karşı tarafın da ona göre hareket etmesi gerekiyor. Daha önce de, Oslo’daki de başka şeyler de nasıl sızdı, ne oldu, onları iyi kötü biliyoruz” diye cevap verdi.
***
Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan, bu açıklamalarla PKK’ya “Aman bu işi Habur’a, Oslo’ya çevirmeyin. Şayet bu işi propaganda yapmak için fırsat olarak kullanırsanız, Türk Milleti’ni ayağa kaldırırsınız. O zaman açılım politikaları tamamen sona erer. Bu, sizin için de bizim için de iyi olmaz” demiş oluyorlar.
Nitekim Gül, “Bu aşamaya geldikten sonra ne olur da bu fırsat kaçabilir?” sorusuna da “Dikkat etmeleri lazım. Silahları bırakacaklar. Mayın oldu, saldırılar oldu değil mi? Bu süreçte aşırılıklar ve ölçüsüzlükler olmayacak. Nevruz gibi çeşitli vesileler de ölçüsüzlükler olmaması gerekir” diye cevap veriyor.
Kısacası, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, terör örgütünün hem hapisteki hem dağdaki yöneticilerine “Aman bizi halka karşı zor durumda bırakmayın” diye mesaj gönderiyor.
Kısacası top PKK’nın ayağında!
***
Abdullah Gül, İsveç’i ziyaret ediyor. Zamanlama ilginç.
Abdullah Gül, açılım sürecinin başında “İyi şeyler olacak” diyordu. İyi şeyler, Norveç’in başkenti Oslo’daki skandal görüşmelerdi.
İsveç ise Norveç’ten çok önce bu konuya el atmıştı.
1991 yılının Mart ayında 20 ülkeden 240 temsilcinin katıldığı Kürt Konferansı İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılmış, konferansın bitiminde “Kürt Halkının İnsan Haklarına İlişkin Stockholm Deklarasyonu” yayımlanmıştı.
İsveç’in Dagexns Nyheter gazetesi, konferansın amacının Iraklı Kürtlerle, Türkiye arasında bir federasyon kurulması olduğunu yazmıştı.
***
Oslo’da ve İmralı’da konuşulanlar, sanki bir filmin geriye sarılıp yeniden oynatılması gibidir. 1991’de Stockholm’de ne konuşulmuşsa, 2009 yılında Oslo’da ve 2013 yılında İmralı’da konuşulanlar aynıdır!
ABD’nin Norveç ve İsveç’i dublör olarak kullanmasının pratik sebebi Türkiye ile müttefiklik ilişkisinin veya Türkiye’de kendi projelerini uygulayan siyasi iktidarların Türk halkı karşısında zor durumda kalmaması içindir.
Zira korudukları iktidar, halkın desteğini kaybederse, Amerikan projeleri de suya düşer. 2002’de kurulan AKP iktidarı ABD’nin tam desteği ile iktidarını 10 yıldan fazla sürdürdü.
ABD, bu fırsatı yakalamışken sonuna kadar kullanmak istiyor. Cüneyd Zapsu, “Deliğe süpürmeyin, kullanın” dememiş miydi?