"Tıkandı Baba" Türkiyesi...
Ekonominin darboğaza gittiğini ilk görenlerdenim. Öyle borsalar, ya da trendlerle ilgilenip bunu yazmadım. Sadece nesli tükenen ortadireği gözlemledim. Bunların alış veriş ettiği çok şubeli marketleri inceledim. Hani şu fiyatları düşük gözüken yerler.
Kimilerine tuhaf gelse de değer birimim her zaman süt ürünleridir. Başında peynir gelir. Kötü gidişin ilk sinyallerini bunlar verdi. Meslektaşım Erkan Yiğit'e danıştığımda aynı şeyleri düşündüğümüzü belirtmeliyim. Hatta "Biliyorsun ben peynirciyim. Buradaki marketimsi yerden üç parça alıyorum. Hiçbiri yarım kilo bile değil gitti 100 kaat" diyor.
Süt öyle, tereyağı öyle. Tam bir yangın yeri. Bakliyat aynı şekilde. Yerli millî üretici küstürüldüğünden nohut ve kırmızı mercimek dahil, hepsi ithal. Tütüncümüze uygulananlar yetmedi. Şeker pancarı çiftçisinin "başına çuval geçirildiğine" tanık olduk. 5 yıl sonra bu insanların neyle geçineceğini bilen var mı?
Devam ediyor
Bir başka yeni örnek buğday. Binbir emekle yetiştirilip 1 liraya satılmakta. Samanı ise daha değerli 1.20. Bulgaristan dahil Balkan ülkelerinden getiriyoruz. Ortada gerçekten garip bir kurgu var. Daha doğrusu, beceriksizlikler zinciri.
Benim için uzun sayılacak aradan sonra pazara çıktım. Ayağımı sürüye sürüye bu işi becerdim. Migros'ta 4.85'e satılan salatalığın -hıyar- kilosu 2.00 TL. cacıklıklar 1.5 lira. Pembe domates manavda 6 lira, pazarda üç kilosu 10 lira. Mısırın altı tanesi 5 lira. Yine Migros'ta her biri 2.85. Hem de daha kalitesizi.
Başta kiraz olmak üzere mevsim meyveleri de aynı şekilde. Salihli ve Akhisar kirazları manavda 22, pazarda 10 lira. Sonrası malum. En çok çöpe atılanlar marketlerden. Başlarında da bunları toplayan garibanlar.
Bu kadarına pes
Aynı gece CNNTÜRK'e takıldım. Tartışmanın başlığı "seçmen kime oy verecek"ti. İki iktidar sözcüsü yan yana oturmuştu. Tam karşılarında iki muhalif konuşmacı. Prof. Dr. Ergün Yıldırım'da bir adım ilerleme yok. Bozuk plak gibi takılmış kalmış. "Bu iktidar çok şeyler yaptı"lara devam etti. "Bunlar eski söylevler" denmesine de oldukça sinirlendi. Yıldırım'a dikkat ettim hâlâ dunya diyor. Tıpkı Ulaştırma Bakanı Aslan gibi. Neyse Kılıçdaroğlu düzeltti. Sonunda dünyayı öğrendi. Yıldırım'a göre kadroysa kadro, liderlikse liderlik hepsi Ak Parti'de mevcut. Kendisine soruyorum, o zaman niye ekonomiden sorumlu tüm bakanlar liste dışı kaldı?
Muhalif konuşmacı Av. Ömer Lütfü Avşar'ın şu söylediklerine cevap veren çıkmadı:
"Adalet mülkün temelidir. Kamu İhale Yasası 187 ayda 186 defa değişti. İktidar değil, istikrar önemli. Bunu anlayan yok."
Galiba işin sırrı burada. Olması gerekeni yapmayanlar "yağmur duasına çıkar gibi, yabancı sermaye duasındalar".
Bir anekdot
Sultan II. Mahmut dönemi. Padişah Ramazan'da tebdil gezmeyi seviyor. Halkın arasına karışıp, sıkıntıları öğrenmeye çalışıyor. Bu işi yaparken yanına iki kişiden fazlasını almıyor. Koruma yeniçeriler bile uzaktan izliyor.
Bir gün Sultanhamam tarafında dolaşmaya başlıyorlar. Refakatçılardan biri, "Burada Tıkandı Baba diye biri var. Ona uğrayalım mı?" der. Sultan Mahmut merakla sorar "Neden tıkandı deniyor?" Konuyu açan, "Kısmetsiz olduğundan bu lakap takıldı" karşılığını veriyor. Padişah da "Bir de biz deneyelim" diyor. Ertesi gün uygulamaya başlıyorlar. Babaya bir tepsi baklava yollanıyor. Oysa adamın içecek çorbası bile yoktur. Elinde tepsi ile evine dönerken, tanıdığı bir tüccarla karşılaşıyor. Bunu bir altın karşılığı tüccara veriyor. Oysa tepsideki her dilimin altında bir altın vardır. Sultan şaşkına dönüyor. Bu işe devam edilmesini emrediyor. Ne yazık ki hep aynı olaya tanık olunuyor.
Ve son
II. Mahmut, bu defa babaya bizzat gidiyor. Onu Mahmutpaşa'daki yokuşlardan birinin tepesine çıkarıyor. Eline de bir demir gülle tutuşturuyor. "Bunu aşağı doğru fırlat. Ulaştığı noktaya kadar olan yerlerin tamamını sana vereceğim".
Baba heyecanlanmıştır. Gerildikçe gerilir. Öyle bir bükülür ki, gülle tepesindeki cumba demirine çarpıp kafasına düşer. Orada anında vefat eder. Padişahın yorumu çok kısa olur; "Vermeyince Mabud, neylesin Mahmut".
Bugün Sultan Mahmut yok. Çakmaları da görünmüyor. Gerçek olan tutulan yanlış yol. "Bu takım giderse, öcüler gelir" söylevleriyle halkı korkutmaktan vaz geçilmeli. Görüntü meydanda. Bundan bir adım sonrası Venezuela. Gelin hep birlikte sandığa gidelim. "Tıkandı Baba"lar yaratma işine son verelim. Alın mührü elinize, kaderinizi değiştirin.