İngiltere’nin The Times gazetesi, 15 Mayıs 2008 tarihli sayısında, “Eğer Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, iyi bir ekonomi sicili ve Avrupa yanlısı yönelimine rağmen -doğrudan kuşkucu askeri bir yapı veya laikliği zayıflattığı gerekçesiyle yasal yollardan- devrilirse, diğer yerlerdeki İslamcılar, demokrasi onları asla kabul etmeyeceğinden veya yasal yollardan iktidara gelmelerine izin vermediğinden ılımlı olmanın bir anlamı olmadığı sonucuna varacaklar.
Bu nedenle Batı, sadece becerisinden dolayı değil oluşturduğu küresel örnek açısından, Türkiye’nin seçilmiş hükümetinin hayatta kalmasında hayati bir çıkara sahip. Dost acı söyler; Kraliçe ve Dışişleri Bakanı’nın verdiği mesajı, Türk generaller ve İslamcı kampanyacılar aynı şekilde önemsemeli. Osmanlı İmparatorluğu bir zamanlar tüm İslam alemini etkiledi; Türkiye’de olanlar hâlâ kıyılarının çok ötesinde de büyük önem taşıyor” yorumunu yaptı.
* * *
Benzer tepkiler, kafayı “Türkiye’nin dönüşümü” ne takmış, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’in de üyesi olduğu Washington Century Foundation adlı düşünce kuruluşunun “Türkiye’deki AKP, Arap dünyası için bir model mi?” konulu paneline katılan Arap veya İslam ülkeleri siyasetçilerinden geldi.
Cezayir’deki Barış Toplumu Hareketi’nin temsilcisi milletvekili Abdulrezzak Makri, AKP’nin kapatılması durumunda bunun Arap ülkeleri için negatif bir mesaj anlamına geleceğini söyledi. Makri, “Kapatma kararından yararlanacaklar, El Kaide ve diğer aşırı güçler olur” dedi.
Fas’taki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin temsilcisi milletvekili Muhammed Yetim de kapatma kararının Arap ülkelerinde olumsuz yansımalarının olacağını kaydederek, “Ancak Batı toplumunun böyle bir gelişmeye izin vermemesini bekliyoruz” ifadesini kullandı.
Panelin daha sonra kamuoyuna açık bölümüne katılan Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketinin temsilcisi İbrahim el Hudeybi de AKP’nin iktidarı boyunca toplumdaki hiçbir kesimle çatışma içine girmediğini ve sorumlu ve akılcı şekilde davrandığını ifade etti.
* * *
İngiliz kraliçesinin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’yi ziyareti sırasında, sanki Müslümanların hamisi İngiltere imiş gibi Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’dan “Yeni Osmanlıcılık” karışımı İslâmi mesajlar vererek Türk toplumunun sempatisini kazanmaya çalışması fakat 90 yıl önce işgal gemisinin demirlediği Ortaköy açıklarına bir uçak gemisi yanaştırıp davet vermesi ile eş zamanlı gelişen bu açıklamaları birlikte değerlendirmek gerekir.
Hepsi aynı hedefe hizmet eden düşüncenin ürünü faaliyetler veya açıklamalardır bunlar!
İslam ülkeleri, çoğunlukla Batı dedikleri gücün kuklaları tarafından yönetilmektedir. Dolayısıyla programı bile Batı tarafından gönderilmiş Türkiye’deki bir siyasi partiyi Amerika’da savunmaları, onlara verilmiş görevdir!
* * *
Times gazetesi ise, AKP’nin bu ülkelere küresel bir örnek oluşturduğunu söylerken kendi ülkesinin ekonomisini Batı’nın şirketlerine hızlı ve kararlı bir şekilde terk etme modelini kast ediyor herhalde! Gerçekten AKP, bu konuda siyasi partiler tarihine de milletler tarihine de utanç sayfaları eklemiştir.
Bakınız, Yunan halkı kendi Telekom şirketlerinin Almanya’ya satılması sebebiyle sokaklara döküldü! Türkiye’de ise Telekom’u satmamak için direnen bir bakanı kötü adam ilan ettiler, kimsenin sesi çıkmadı!
AKP’nin ayakta kalması, Batı’nın hayati çıkarlarının korunması demektir.
AKP, ABD, İngiltere ve AB’ye bu tavizleri vereceğini garanti ederek iktidara gelmiştir!
Ağlamalarının sebebi budur.
