Tevrat ittifakının ilk hedefi: Suriye

Öncelikle bir düzeltme yapayım. Şam’daki Türk Büyükelçisi, Ömer Önhon ile, 30 Nisan-1 Mayıs 2005 günlerinde, Topkapı’daki Eresin Otel’de “Uluslararası İslam Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı” düzenleyen “Türk Dışişleri Bakanlığı Büyük Orta Doğu Projesi Genel Koordinatörü” Ömür Orhun iki ayrı diplomat.
Ömür Orhun, daha sonra emekli olmakla birlikte, İslam Konferansı Genel Sekreteri özel temsilciliği gibi görevler yapıyor.
Bu durumda “Şam’daki Büyükelçi BOP koordinatörü” başlıklı yazımın içeriği doğru, büyükelçi açısından isimlendirme yanlıştır. Şam Büyükelçisi Ömer Önhon’dan özür dilerim.
Gerçi Ömer Önhon da Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu dairesinde görev yaptı ama Büyük Orta Doğu Projesi’ne katkısı olup olmadığını bilemiyoruz.

***


Bu arada CHP Hatay Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Mehmet Ali Edipoğlu, “Suriye gerginliğinin sebebi denizde, Suriye-İsrail arasındaki bölgede, Hayfa’ya 35 kilometre mesafede bulunan çok zengin doğal gaz yatakları ve Hayfa limanının dünyanın enerji merkezi yapılması planıdır. Bu yataklardan sadece biri, 45 milyar dolarlık rezerve sahiptir. Barzani’ye ait petrolü de Hayfa limanına akıtıp, petrol ve doğal gazda dünyadaki en etkili ve güçlü konuma getirecek bir proje başlatıldı. İsrail’in bu konuda çok ciddi çalışma ve yatırımları var. Projedeki tek engel Suriye’deki İsrail ile uyumlu olmayan yönetimdir. Suriye bunu reddedince uyumlu bir yönetim bulunması için düğmeye basıldı. Komşu ülkedeki olayların nedeni budur” dedi.
Irak işgalinin ilk gününde ABD Merkez komutanı Tommy Franks, “Maalesef kayıplarımız var, ama güneydeki 700 petrol kuyusunun denetimin ele geçirdik, sadece yedi tanesinde yangın var, çok başarılıyız” demiş ve petrolcü ABD başkanı Bush da Beyaz Saray’da aynı gün basın açıklaması yaparken yine “Maalesef asker kayıplarımız var ama güneydeki petrol kuyularını ele geçirdik” diyerek onu bu savaşa sürükleyen petrol lobisi ileri gelenlerine Amerikalı askerlerin kanı pahasına müjdeyi vermişti.
Yani Edipoğlu’nun iddiası yabana atılır bir görüş değil.

***


Yahudi asıllı İngiliz-Amerikan vatandaşı Bernard Lewis, 1996 yılında Yapı Kredi Bankası tarafından “Orta Doğu kimliği üzerine” konulu bir konferans için Türkiye’ye getirilmiş, bir “Orta Doğu kimliği” oluşturulabileceğini söyleyerek bu coğrafyadaki kimliklerin yapay olduğu üzerinde durmuştu... Konferansın sonuna doğru, önündeki bir düğmeye basarak bölgenin haritasını göstermişti. Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen ve Körfez ülkelerini gösteren dik bir harita... Bu konferansta edindiğim bilgileri, başka kaynaklardan edindiğim bilgilerle birlikte değerlendirerek, ABD’nin bölgede bir Orta Doğu Birleşik Devletleri kurmak istediği kanaatine varmıştım... Tabii bu bilgiyi kamuoyuna yansıtmıştım.

***


Aradan yıllar geçti, Lewis’in talebeleri, Bush döneminde ABD yönetimini devraldı. Bu defa, harita göstermek için bilgisayarın düğmesine değil, harita değiştirmek için savaşın düğmesine bastılar. Bir Orta Doğu federasyonu düşünüyorlar. Türkiye’yi de “Önasya” veya “Anadolu” adıyla federasyonlaştırmak için de bir sürü hazırlıklar yapılıyor. Bir federasyon da Kafkasya’da planlanıyor. Azerbaycan, bölünmüş İran, Gürcistan ve Ermenistan... Üç oldu... Bir de Afganistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan federasyonu. Dört oldu... İşte bu dört federasyonu, ılımlı bir halife şemsiyesinde dörtlü bir konfederasyonda birleştirip yönetmek... İngiltere’nin 1. Dünya Savaşı öncesi planıydı bu... Lewis bu planı iyi incelemiş, kopyalamış, ABD’ye uygulatmaya çalışıyordu. Tabii bu proje, Yahudi sermayesinin yöneteceği tek dünya devletinin sömelleri olacaktı. Üzerinde Tevrat imparatorluğu yükselecekti.
Amerika, işte bu plan, insanlık tarafından tam olarak algılandığı zaman, İsrail ile birlikte yenilmiş olacak.. İngiltere, bu proje yüzünden küçüldü, ABD ise yok olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları