Teslimiyete, kardeş Azerbaycan'ı da zorlamak
Dışişleri Bakanı Babacan’ın Bakü ziyareti, yine olduğundan farklı gösterilmeye çalışılıyor. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının durumuyla ilgili görüşmelerde, sanki yeni ve önemli bazı gelişme varmış gibi haberler yayılıyor. Önce bunlara bakalım.
1- Ermenistan, işgal altında tuttuğu Dağlık Karabağ’ı çevreleyen 5 kasabayı, (Fuzuli, Akdam, Cebrail, Kubatlı, Zengilan) kademeli olarak terk edecek,
2- Kaçkın durumundaki Azerbaycan Türkleri evlerine dönebilecek,
3- D. Karabağ’ın statüsü belirleninceye kadar, bölge geçici bir yönetime devredilecek. Statü belirlendikten sonra, Kelbecer kasabası boşaltılacak,
4- Azerbaycan, kapalı olan Ermenistan kara ve demiryolunu açacak,
5- Ermenistan ile D. Karabağ arasına uluslararası barış gücü yerleşecek.
Haberler böyle. Şimdi de, bu konudaki çalışmalara bakalım. Geçen sene kasım ayı başında, Aliyev, Sarkisyan ve Medvedev, Moskova’da bir deklarasyona imza attılar.
Burada; görüşmelerin hızlandırılması, Ermenilerin, Azerilere ait 7 ildeki işgali kaldırması, kaçkın durumundaki Azerbaycan Türklerinin evlerine dönmesi, bölgeye uluslararası barış gücünün yerleştirilmesi, bu çözümün uluslararası garantiye bağlanması, D. Karabağ ile Ermenistan arasında, Azerbaycan topraklarından geçen bir koridorun açılması hususunda anlaşmaya varılmıştır. Çözülemeyen tek konu ise D. Karabağ.
İki taraf da, D. Karabağ’a özerklik statüsü veriyor. Ama, bu özerk yönetim kime bağlı olacak, bunda anlaşma sağlanamıyor.
Bu deklarasyonun bir başka önemli eksiği de, Nahçivan-Azerbaycan arasında bir koridorun açılmasına yer vermemiş, olmasıdır.
Azerbaycan bugüne kadar D. Karabağ’ın Ermenistan’la hiç yönetim ilişkisinin olmadığını, 1989’da kısa bir süre Moskova ile ilişkilendirilmesinin dışında, hep kendine bağlı kaldığını söylüyor. Ermenistan buna, kendi kaderini tayin hakkı için referandum teziyle cevap veriyor. Azerbaycan da referanduma evet, ama bütün ülkede yapılması gerekir diyor. Tartışmalar bu çerçevede sürüyor.
Bilindiği gibi Ermenistan’ın, 1992’de Rusların desteğiyle Azerbaycan topraklarını işgali üzerine, 1994’te AGİT bu ihtilafın halli için Minsk Grubu’nu teşkil etmişti. Bu grup, Moskova deklarasyonunda da tekrarlanan kararları almış, ama D. Karabağ ihtilafını çözememiş, zamana bırakmıştı.
Halen Minsk Grubu’nun eşbaşkanları; Rusya, Fransa ve ABD’dir. Bunun anlamı üçünün de Ermenistan yanlısı olmasıdır.
Evet bu özet bilgilerden sonra başa dönersek, Babacan’ın Bakü ziyareti hiçbir şeyi değiştirmemiştir. Hatta, Azerbaycan tarafında bazı rahatsızlıkların doğmasına da sebep olmuştur.
Dışişleri Bakanı Memmedyarov diyor ki: “Bölgesel gelişmeleri görüştük, bu çerçevede Ermenistan’ın işgali altındaki D. Karabağ sorununu da ele aldık. Azerbaycan’ın bu konulardaki görüşünü Babacan’a ilettik. Başbakan Rasizade ise; Babacan Dışişleri Bakanı olarak ilk resmi ziyaretini yaptı. Bu görüşmeler ikili ilişkilerin daha da gelişmesine yardımcı olacaktır. Gerek bölgesel, gerekse Ermeni işgali altındaki D. Karabağ ile ilgili sorunların çözümünde, aramızda danışma mahiyetindeki görüşmelere süreklilik kazandırılması büyük önem taşıyor.”
Vaziyeti kurtarmaya çalışan diplomatik ifadeler böyle. İşin daha da vahimi, Babacan’ın Bakü Üniversitesi’nde öğrencilere yaptığı konuşmada görülüyor. Babacan aynen şöyle diyor:
“Sorunların üzerine varmazsanız, çözemezseniz, o sorunlar döner, dolaşır, çok daha büyük felaketler olarak bize dönebilir... Biz arzu ediyoruz ki, bu sorunlar gelecek nesillere kalmasın, nesilden nesile bu sorunlar devam etmesin.”
Bu ölçüsüz ve talihsiz sözleri yorumlamaya bilmem ihtiyaç var mı? Burada, kabaca, baskı ve tehdit var. Yalnız bırakırız ha var. Sanki işgalci olan, haksız olan Azerilermiş gibi, çözümden sorumlu tutulmaları ve altından kalkamayacakları tavizlere zorlanmaları var.
Bu manzarayı gören Ermenistan’da, tavizin “T” si kalır mı?
Kardeş Azerbaycan’ı da, Türkiye’yi de zora sokacak bu dayatmalar niçin yapılıyor? Yoksa, bir yerlere yaka-paça mı kaptırıldı?
Evet, gündelik siyasetin faturası daima teslimiyettir. Koca Türkiye; bir lokmacık Ermenistan’a, Barzani’ye, Rumlara, Yunanistan’a tavır koyamaz hale geldi öyle mi?