Ters orantı

Sizce de tuhaf değil mi?

"Din, diyanet, iman" edebiyatını siyasette diline dolayanların muktedirlik gücü arttıkça, dindarlığın ve muhafazakârlığın itibarı azalıyor... Resmî temsil makamlarında 'dindar' görünümlü yöneticilerin sayısı çoğaldıkça, ortalama vatandaştaki dindarlık duygusu ters seyrediyor... 'Dindar siyasetçi'ye mesafe zamanla 'dindar'a mesafeye, 'dindar'a mesafe ise 'dine mesafe'ye dönüşüyor...

***

28 Şubat'ta baskı vardı ama o baskı insanları dinden soğumaya değil, içten içe sahiplenmeye itmişti... O gün başörtüsü bir 'insan hakkı'ydı, bugün ise bir 'imtiyaz hakkı'... Peki tesettür o gün mü daha kıymetliydi, bugün mü?

***

Pop-İslâmcılık 'cismen' büyüdükçe 'ruhen' küçüldü...

***

Cami sayısı artıyor ama ibadet eden sayısı azalıyor... Tepelere veya bulvarlara cami kondurmak sonuç itibariyle bu gerçeği ortadan kaldırmıyor... Tıpkı 'dindar nesil' vurgusunun ateist sayısındaki artışa engel olamaması gibi...

***

'Tevazu', 'haddi aşmama', 'orta yol' ve 'israftan uzaklık' öğütlerini dilden düşürmeyen 'dindar' siyasetçilerin 'emekleme dönemi'nden sonra içine düştükleri, kibir, şatafat, lüks, israftaki ters orantıyı hangi matematik formülüyle çözebiliriz?

***

Hesapta milliyetçilik artıyor... Ne hikmetse o milliyetçiliğe rengini verecek millet, 'tekleştirme' yöntemiyle buharlaşıyor... Milliyetçilik motor olmuş, ait olduğu milletin adıyla değil, buharla çalışıyor!..

***

Eskiden travestiler ve benzerleri, otoban kenarında polisten kaçarken haber olurlardı... Şimdi ise neredeyse polis kovalayacak hâle geldiler... Artık 3-5 kişi değiller, örgütlüler, partileri var 50 bin kişilik mitingler yapabiliyorlar... Biri izah edebilmeli: Nasıl oluyor da tek başına muhafazakârların yönettiği bir ülkede ahlâksızlık bu derece artabiliyor ve kurumsallaşabiliyor?

***

Havuz medyasının ezici çoğunlukla 'sürü çevirmesi' yaptığı bir dönemde Yunanistan bize ait adalarda 'kuzu çevirmesi' yapıyor... Ters orantıya bakar mısınız: Osmanlı ve fütuhat salvoları sıralanırken Cumhuriyet tarihinin ilk toprak kayıplarını yaşıyoruz... Suriye'de toprak kaybettik, Ege'de adaları kaybettik, çözüm sürecinde ise teröristler silahları gömmezken biz devlet otoritesini gömdük...

***

Tek parti rejimini, baskıyı, anti-demokrasiyi konuşa konuşa geldiğimiz nokta ibretlik: Neredeyse Meclis'i kaybettik... 'Beyaz Türk'ten, jakobenden ve elitlerden dertlene dertlene sürdürülen mücadelenin sonunda tuhaf bir alan doğdu...

***

Her fırsatta birlik-beraberlik, 'tek millet', üst aklın oyunlarına karşı 'millî duruş' vurgusu artarken, toplumu oluşturan farklı kitlelerin birbirine tahammül eşikleri gittikçe düşüyor... Bir arada barış içinde yaşama duygusu son yıllarda böylesine geriliyor...

***

Muhafazakâr yöneticilerin 'kupon arsa' konusundaki titizlikleriyle, dinî yapıların yurtlarında yaşanan rezaletlere ve çocuk tecavüzlerine tepkisi de ters orantılı seyretti maalesef...

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, her yıl kişi başına içki tüketimi sonuçlarını açıklıyor... Buna göre her yıl bir önceki yılın üzerine çıkılmakta... Bundan çok daha tehlikelisi, uyuşturucu ve madde bağımlılığı yaşı tarihinin en düşük noktasına ulaşmış, ilkokullara kadar yayılmış durumda...

***

Pop-İslâmcılarımız bu tür mukayeselerden sıkılıyorlar ve daha çok slogandan ibaret hayatı seviyorlar... O yüzden belki anlayabilecekleri yerden bir ters orantı örneği verirsek şifa olabilir:

İsrail'le siyasî ilişkilerimiz geriledikçe dış ticaretimiz artıyor... Gazze bombardımanından sonra arttı... Alçak koltuk krizinden sonra biraz daha arttı... Davos'tan sonra arttıkça arttı... Mavi Marmara'dan sonra uçtu... Kudüs'ten sonra da artacağını biliyoruz, sadece ne kadar artacağını bilmiyoruz...

Bu ters orantılara bizim kafamız basmıyor... Kimlerin kafası basıyorsa izah etse de bizler de anlasak!.. Mümkünse o izahlar, 'yol'la, 'köprü'yle, 'havaalanı'yla yani 'madde'yle değil, 'mânâ'yla olsun!..

Yazarın Diğer Yazıları