Teröriste Mevlana muamelesi

PKK konvoyunun Habur’dan Diyarbakır’a gidişi sırasında, askerlerin kışlasına, polislerin ise karakollarına çekildiği gözlendi. Yol güzergâhında hiçbir güvenlik önleminin alınmaması dikkati çekti. Cizre’nin girişindeki güvenlik kontrol noktasının da kaldırıldığı görüldü.
Bir okurumuz “Tayyip Erdoğan, geçen yıl ‘sınır ötesi operasyon yapılsın’ diyenlere ‘önce içerdeki teröristleri temizleyelim sınır ötesine sonra bakarız’ diyordu şimdi içeriyi terörist dolduruyorlar” hatırlatmasında bulunuyor.
Özlem Sibel Oflaz ise Genelkurmay Başkanlığı’na da gönderdiği mektubunda “Bundan sonra analar ‘Vatan sağolsun’ diyebilecek mi? Hangi Vatan? Madem bu günlere gelinecekti o zaman askerlerimizi neden ve kim kurban etti? Bu ihanet çetesine nasıl boyun eğildi? Sizlerden tek ricam sakın Cumhuriyet Bayramı’nda kutlama mesajı yayınlamayın, kutlanacak ne kaldı?” diye soruyor.
Türkiye’nin öfkesi büyüyor.

* * *

Aydoğan Kekevi, Habur-Diyarbakır arasındaki tarihi rezaletle ilgili yazısında dağa gidenlerin değil gitmeyenlerin bin pişman olduğunu bir diyalogla anlatıyor:
- Len ben sana kaç kere “gel bize katıl” diye haber göndermişem, katılmadın aha şimdi de böyle işsizim diye it gibi kıvranırsan.
- He vallah bilemedik, cahillik işte, bağışla.
- Şimdi sen pişmansen he?
- Heee hem de nasıl pişmanem!
- Haa afferin, şimdi ben sana bi akıl verem ama bu sefer sözümü dinleyecahsan haa;
- He vallah dinliyem
- Şimdi sen şu bizim geldiğimiz yoldan yürüyerek dağa çık, bizim merkeze git, oradaki nöbetçi arkadaşa selamımı söyle, sana ‘Bu arkadaş bizdendir, kendisine terörist muamelesi yapılmasını rica ederim’ diye bir belge düzenlesin, sonra öbür kafileyle dön gel, gerisine sen karışma, hökümetimiz sağ olsun, onlar gerekeni yaparlar.
- He vallah, başım gözüm üstüne, Allah senden razı olsun

* * *


Ankara’dan Dr. Nurgül Erkan Altuntaş, Diyarbakır’da bugünlerde “Mezopotamya Tıp Günleri” adı altında bir toplantı düzenlendiğini, konuşmacıların, “Bu toplantı, ana dilimizde ilk kongremizdir. Ayrıca bu toplantı ilerde kurumsallaşacaktır” dediğini bildiriyor ve “Mezopotamya Türkiye sınırları içersinde resmi olarak nerenin adıdır? Bu da Potamya, Kapadokya, Kilikya, Pontus gibi isimlerin özellikle kullanılması ile ilinti değil midir? Bu kadar aleni provokatif eylemlerde bulunan insanlara karşı biz daha ne kadar suskun kalacağız?” diye soruyor.

* * *


Gazeteci Tuncer Bahçıvan, “Gel PKK’lım gel” başlıklı yazısında Mevlana’ya nazire yapıyor:
“Ey PKK’lım, ey terörist kardeş, ey DTP’nin silahlı gücü! Kandil’deki, Avrupa’daki, Amerika’daki!
Kimi öldürdüysen gel!
İster askeri, ister kundaktaki bebeği, ister polisi,
İster korucuyu, ister öğretmeni, ister mühendisi,
İster ebeyi, ister karnındaki çocuğuyla gebeyi,
Kimi öldürdüysen gel, kaç defa, kaç kişiyi öldürdüysen gel...
Bu Başbakan, bu iktidar sana kucağını açmış bekliyor. AKP’nin şefkatli adaleti affeder, sana tüm kapıları açmış bekliyor.
Bin defa öldürdüysen yine gel!
Gel PKK’lım gel...”

* * *


Güneyhan ise bize “Hadi şimdi Türkistan’a” diyenlere cevap veriyor:
“Burnumuzun dibinde gözümüzün içine baka baka devlet içinde devlet kuracaklar da bizim elimiz armut mu toplayacak?
Ateşle oynuyorlar ve ateşle oynadıklarının henüz farkında değiller. Bu topraklarda kardeşliği ve barışı bozan barınamıyor. Anadolu barındırmıyor. Bu şekilde devam ederlerse hakikaten birilerine yol görünüyor!”
Artık üç günde mi, üç ayda mı, üç yılda mı onu millet tayin edecek.

Yazarın Diğer Yazıları