Teröre tepkideki çifte standart
Terör olayları yurt içinde ve dışında devam etmekte, ancak teröre karşı tepkiler ülkeye ve niteliğine göre farklılık göstermekte, bir kısmına ise hiç tepki verilmemektedir.
Ülkeye göre farklılık
Paris'te terör saldırısı olduğunda birçok ülke buna tepki göstermiş, devlet/hükümet başkanları veya üst düzey temsilciler Paris'te bir dayanışma yürüyüşü de yaparak, yas ilan ederek veya değişik etkinliklerle teröre karşı dayanışma göstermişlerdir.
Buna benzer şekilde Brüksel'deki terör karşısında da, özellikle Avrupa ülkeleri, aynı şekilde dayanışma içinde olmuş, tarihi ve meşhur yerler Belçika bayrağının renginde ışıklandırılarak teröre karşı destek mesajları verilmiştir. Hatta B.A.E. Dubai'de dahi Belçika'ya destek için ışıklandırma yapıldığına şahit olunmuştur.
Ancak Avrupa'daki teröre karşı dayanışma gösteren ve tepki veren ülkeler, buna benzer Suruç, Ankara Gar, Merasim Sokak, Kızılay'da meydana gelen terör olaylarında, Saray Bosna hariç, benzer tepkiyi göstermemişlerdir. Hatta yere göğe sığdıramadığımız Araplardan bile etkili bir tepki görülmemiştir.
Batılı ülkeler Türkiye'de, PKK/PYD'nin gerçekleştirdiği terör olaylarına karşı bir tepki vermediği gibi, onlara ülkelerinde müsamaha göstermişler, hata onları müttefik ilan etmişlerdir. Üstelik onlarla mücadele edilmemesini, pazarlık masasına oturulmasını dahi ifade etmekten çekinmemişlerdir.
Bunlar, "senin benim terör ve teröristim" ayırımının yapıldığını gösteren en belirgin örneklerdir. Tamamen bir çifte standarttır. Ülkeler ancak terör kendilerini vurduğunda duyarlık göstermekte, etkisi geçtiğinde yine bilinen düşüncelerine dönmektedirler.
Bütün ülkeler, terörün küresel olduğu, milliyetinin, mensubiyetinin ve vatanının olmadığı, kendilerini de vuracağı bilinci içinde olmalıdır. Ancak şimdilik gerçeği gördükleri, hissettikleri ve dayanışma içinde hareket edilmesi gerektiğini anlamış gibi görünmektedirler. Fakat bunun ne kadar devam edeceği bilinememektedir. Bazı ülkeler kendisinden başkasını düşünmemektedir. Nitekim son terör olayından sonra bir ülkenin, ülkesine mülteci almayacağını açıklaması bunu göstermiştir.
Olaya göre farklılık
Bir diğer konu da ülkemizdeki, yani içimizdeki çifte standarttır. Bu da mücadelede şehit olan güvenlik gücü mensuplarıyla, terörde ölen siviller arasında ayırım yapılmasıdır. Sivillerin ölümü infial yaratmakta, askerlerin ve Emniyet mensuplarının şehit olması sıradan karşılanmaktadır. Sivillerin ölümü kınanmakta, güvenlik güçlerinin şahadetine ses çıkmamaktadır.
Gazetelerde, televizyonlarda dahi sivil ölümlerinin olduğu terör olayları manşet olmakta, her gün birkaç şehit vermemiz medyada fazla yer almamaktadır. Artık şehit haberleri kanıksanmış, olağan hale gelmiş durumdadır. Sadece şehit cenazelerinin olduğu yerde acı paylaşılmakta, ancak ülke çapında tepki gösterilmemektedir.
Son olayların başlamasından, yani terörle mücadele edilmesi gerektiğinin geç de olsa anlaşılmasından sonra 400'e yakın şehit verdiğimiz gözden uzak tutulmamalıdır. Vatan ve Türk Milleti uğruna verilen şehitlerle her gün ocaklara ateş düşmektedir. Bunun önemi ve değeri hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Mücadeleye, şehit olabileceğini bilerek girişen bu kahramanların hakkı ödenemez.
Terörde ölen siviller masum da, teröristle mücadelede veya terörist etkisiyle şehit olanlar masum değil midir? Hepsi masumdur. Hepsi kutsaldır. Ancak bu çifte standarda son verilmeli, şehitlerimiz için de ülke çapında tepki gösterilmeli ve terör kınanmalıdır.
Hepimiz Türk'üz
Olaylar karşısında, hepimiz Fransız/Ermeni/Belçikalı vb. oluyoruz da, neden şehitlerimiz için "Hepimiz Türk'üz" diye bir dayanışma ve tepki göstermiyoruz? Neden "teröre lanet, şehitlerimize rahmet, birlik ve bütünlük" mitingleri veya yürüyüşleri düzenlemiyoruz?
Artık ülkemizde siyasi hesaplar bir taraf bırakılmalı, hâlâ devam eden "sen ben" ayırımına son verilerek kutuplaşmanın önüne geçilmeli, siyasi ranta ve hevese dönük tali konular yerine asıl sorunlarımıza odaklanılmalıdır.