Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Terör sorununda yeni arayışlar

Ana muhalefet partisinin girişimiyle terör ve Kürt sorununun çözümü konusunda yeni bir sürecin başlatılması öngörülmüştür. Çağrı, İktidar tarafından da, görüşülmesinde fayda olduğu düşüncesiyle kabul görmüştür. Etnik esaslı bölücü siyaset yapan siyasi parti de sürece destek vereceğini ve talep olması halinde PKK terör örgütüyle arabuluculuk da yapabileceğini ifade etmiştir. Bir diğer muhalefet partisi ise Kürt sorunu adı altında bir arayış içinde olunmasını doğru bir yaklaşım olarak kabul etmemiş, terör devam ederken bu tip girişimlerin fayda yerine zarar getireceğini belirtmiş ve bu nedenle öngörülen teşebbüse iştirak etmeyeceğini söylemiştir.

***

Bu konuda ana muhalefet ile iktidar çözüm platformu oluşturmak, düşünceleri ortaya koyarak birbirine yaklaştırmaya çalışmak ve ortak bir anlayışla çözüm önerileri tespit etmek üzere geçtiğimiz çarşamba günü bir araya gelmişlerdir. Görüşmede en önemli adım, ortak komisyon kurulması ve akil adamların bir araya getirilmesi olmuştur. Ancak buna tüm muhalefet partilerinin ikna edilerek katkı vermesi iktidar tarafından öngörülmüştür. Konu şimdilik bunların yapılabilmesi arayışlarıyla gündemdedir. Ancak sonuç alınması zor görünmektedir.

***

Gerçekleştirilmeye çalışılan husus, ortada bir Kürt sorunu bulunduğu ve bunun çözümü için teröre başvurulduğu, daha fazla acı çekmemek için Kürt sorunu adı altında bölücülerin isteklerinin yerine getirilerek terörün önleneceği şeklinde algılanmaktadır.
Terör eylemlerinin siyasileri, teröristlerin ve buna destek veren diğer bölücülerin isteklerinin kısmen yerine getirilerek sonuç alma fikrine yönelttiği anlaşılmaktadır. Kürtçülere ve teröristlere hoş görünüp terörün önleneceği beklenmemelidir. Terör devam ederken, terörü sonlandırmak için Kürt sorununun çözümü adı altında ortaya konmaya çalışılan önerilerin terörü sona erdirmeyeceğinin, tam tersine teröre prim vereceğinin bilinmesi gerekir. Bu yönde verilecek her tavizin, daha fazlasını almak için daha fazla teröre sebep olacağı öngörülmelidir.
Bu yöntem, hatalı olduğu bilinmesine rağmen daha önce İmralı ve Kandil muhatap alınarak, çeşitli şekillerde denenmiştir. Habur ve Oslo süreçleri unutulmamalıdır. Sözde iyileştirme adı altında yapılan görüşmelerin ve uygulamaların tamamen bir taviz olduğu bilinmelidir. Devlet otoritesini zayıflatmaktan öteye bir faydası olamayacaktır. Terör sona ermeden müzakere hatalıdır. Zaten ortaya sorun olarak getirilenler de tüm Kürtlerin değil, bölücülerin talepleridir.

***

Terör konusunda kesin çözüm, terör örgütünün silah bırakarak teslim olmasında veya onun askeri alanda mutlak yenilgiye uğratılarak etkisiz hale getirilmesindedir. Bölücülerin, Kürtçülerin ve bu tarzda siyaset yapanların terörden medet umma, ondan güç alma beklentilerinin yok edilmesindedir. Bölge halkının terörist baskısından kurtulmasındadır. Devlet otoritesi ve gücünün bölgeye hâkim olmasında, böylece halkın arkasında bu gücü hissederek huzurlu ve güven içinde yaşamasındadır. Daha sonra da bölücülüğe sebep olmayacak ve onun bir daha zemin bulmasına da imkân yaratmayacak tedbirlerin alınmasındadır.
Bu tedbirlerin başında siyasi kararlılık, siyasi destek, hukuki destek, moral desteği, güven ortamı ve motivasyon gelmektedir. Devletin imkânlarının bölgeye götürülmesi, etkin olarak hizmetin sağlanması, halkın orada devletin varlığını hissetmesi etkili olacaktır.
Diğer tedbirler kapsamında eğitim seferberliği uygulanmalı, okul öncesi eğitime önem verilerek Türkçe sorunu halledilmeli, böylece sağlıklı bir eğitim almanın yolu açılmalıdır. Eğitim, sağlık ve istihdam sağlanabilecek kadar bir nüfus artışı oranı teşvik edilmelidir. İstihdam artırıcı ekonomik önlemler
alınmalıdır.

***

Özellikle anadilde eğitim, kimlik ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi taleplerin, yeni bir milletin tescil edilmesi işlemi olduğu bilinmelidir. Tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak esasını temel alan, korkuya değil, sevgiye, saygıya ve güvene dayanan bir ortam yaratılmalıdır. Ulus devlet ve üniter devletten verilecek tavizlerin, ülkenin varlığını, bütünlüğünü ve güvenliğini zafiyete uğratacağı bilinmelidir. Bu hususlarda hoşgörü olmaz. Sorunun çözümü için yapılan çağrılar ve görüşmeler bu kapsamda olduğu takdirde bir anlam kazanır. Siyasi rant düşünceleri bu değerlere kurban edilemez.

Yazarın Diğer Yazıları