Tek adam, Türkiye'ye neden dar gelir?

İsmail Küçükkaya, "Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey nedir?" diye sorduktan sonra devam ediyor:

"Önce haber. Gerçekler… Sessizin sesini duyurmak.

Sorunları açık yüreklilikle ortaya koymak. Kimseden korkmadan. Kimseye yaranma gayreti içinde olmadan. Ve bu sorunlara çözüm önerisi getirmek. Yapıcı bir dille eleştiri ve itiraz hakkımızı kullanmak.

Yerelden ulusala, oradan da evrensele uzanan bir bakış açısı ile vizyon aramak.

İnsanımıza hak ettiği huzur, barış, demokrasi, insan hakları, yüksek refah ve yaşam standardını sunmak.

Zor dönemi aşmak, sorunları çözmek için yöntemimiz ortak aklı aramaktır.

Tek adam, tek parti, tek bakış açısı Türkiye'ye yetmez. Bu bakış ülkemize dar gelir. Aradığımız, katılımcılık ve çoğulculuktur.

Sorunlarımız çözülmez değildir. Yeter ki umutsuzluğu kapılmayalım. Yeter ki inanalım ve çalışalım. Herkes üzerine düşeni yaparsa aydınlık geleceği uzanmak ve uzlaşmak sanılandan çok daha kolaydır.

Diyoruz ki, biraz cesaret. Biraz cesaret ve umut, aradığımız işte budur. Yolumuz bellidir. Atatürk Cumhuriyetini tam ve gerçek bir demokrasi ile taçlandırmak."

***

Küçükkaya, bu sözleri, "Çalar saat" programında hazırladığı gazetenin başyazılarından oluşan yeni kitabı, "Biraz Cesaret"in ön sözünde söylüyor.

Arka planda FOX TV haber genel yayın yönetmeni Doğan Şentürk ve ekibi olmak üzere, Fatih Portakal ile birlikte İsmail Küçükkaya, Türkiye'nin gündemini elinde tutan ama gerçek gündemi de ekranlara taşımaya gayret eden bir çizgi tutturdular. Türkiye'nin nefes almasını sağladılar. Onlara teşekkür borçluyuz.

Gecikmiş olsam da Halk TV'de işlerine son verilen Lale Ozan Arslan, Semra Topçu, Rahmi Aygün, Barış Yarkadaş, Atakan Gültekin ve Gökhan Demirel'in haklarını da teslim etmem gerekir.

***

Umut, ortak akıl ve cesaret… Elbette bu yoldan gidilmelidir. Fakat, insanımız da huzur, barış, demokrasi, insan hakları ve yüksek refah düzeyini hak etmek için biraz gayret göstermelidir.

Sadece yüksek refah seviyesi için çalışmak, insanı insanlıktan çıkarıyor, hak, hukuk tanımaz hale getiriyor. Üstelik refahı elde etmek için başkalarının haklarını çiğnerken din maskesini kullananlar, aslında dinden de imandan da çıkıyor ama daha da kötüsü, toplumun genel seviyesini de aşağılara çekmiş oluyor.

Bugün, Nihat Genç, Sabahattin Önkibar gibi televizyon dünyası içinde de kendine has çizgisi ve üslubu olan isimler, youtube kanalı kurarak topluma seslenmeye çalışıyor. Göreceksiniz zaman içinde, reytingleri, televizyon kanallarını geçecek. Çünkü, onlar da gerçeği arıyor. Çağlar Cilara'yı da unutmamak gerek.

DARBE İÇİNDE KUMPAS İZLERİ!

Sevgili Yavuz Selim Demirağ ise bu defa, "At izi… İt izi… Fetullah'a Selam, Kumpasa Devam" adını verdiği yeni bir kitapla okurun karşısına çıktı.

Demirağ, "projektör kullanarak tavşan avlamak kalleş bir yöntemdir" diyerek, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi uydurma davalarla gücünü kaybeden TSK'nın 15 Temmuz gecesi felç edilmesinden sonra da özensiz hazırlanan iddianameler ile at izinin nasıl it izine karıştırıldığını, tek tek hangi haksız tutuklamaların yapıldığını inceliyor.

Aylarca duruşmaları takip eden, yüzbinlerce sayfalık dava dosyalarını gözden geçiren Demirağ, darbe içinde kumpas izlerine ulaştığını, tasfiye operasyonlarının devam ettiğine tanık olduğunu belirtiyor. Demirağ, olağanüstü şartlarda açılan davalarda hukuk kurallarının yüzde on nispetinde ihlâl edildiğini belirttikten sonra, "Bu oran yüzde ellileri geçmişse ortaya facia çıkar. Bu faciayı görmezden gelmek olmaz. Bu sebeple hukukun nasıl katledildiğini bariz örneklerle kitapta göstermeye çalıştım." diyor.

Yazarın Diğer Yazıları