Tehlikeli bir görev

“Bir eli yağda bir eli balda ayrıcalıklı bir uğraş” diye bakılır milletvekilliğine.

Bir ölçüde doğrudur bu değerlendirme.

Maaşları sade vatandaşa “Vay be!” dedirtecek kadar yüksektir.

Kadrolu asistanları ve danışmanları vardır.

Dokunulmazlığa sahiptirler. Suç işleseler bile yargılanmaları pek kolay değildir.

Kendilerinin ve yakınlarının özel hastanelerdeki tüm sağlık giderleri devletçe karşılanır.

Çeşitli ülkelerin meclisleriyle oluşturdukları dostluk dernekleri vasıtasıyla sık sık yurt dışına çıkarlar.

İktidar partilerine mensuplarsa kamu kurumlarına eleman aldırmaları son derece kolaydır.

Muhalefette olanlar ise ellerindeki belediyelerde yakınlarına cazip istihdam olanakları yaratırlar.

Bir tost fiyatına Meclis lokantalarında en güzel yemekleri yiyebilirler.

Meclis’te üstlendikleri vekillik dışındaki çeşitli görevler sayesinde makam araçları, şoförler ve koruma görevlileri emirlerine amade olur.

Emekli olanların maaşları da dolgundur.

Başka ayrıcalıkları da vardır kuşkusuz, benim şu anda aklıma gelenler bunlar.

...

Milletvekilliğinin bir boyutu böyle...

Ama diğer boyutu pek parlak değil doğrusu.

Gerçekten her zaman yüksek gerilim altında sürdürülen bir görevdir.

Seçilenler partilerinin içinde yükselip önemli konumlara gelmek isterler, birbirleriyle üstü kapalı ya da açık mücadeleye girişirler.

“Gelecek seçimde tekrar aday gösterilir miyim acaba” diye endişelenmeyeni hemen hemen yoktur.

Meclis Genel Kurulu’nda ve komisyonlarda gerilim her zaman had safhadadır.

İktidar ve muhalefet milletvekilleri sık sık sert tartışmalara girişir, iş bazen itişip kakışmaya, yumruklaşmaya kadar varır.

Hatta geçen hafta Genel Kurul kürsüsünde konuşurken söz atan iktidar milletvekilleriyle tartışan Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez gibi yaşadığı yüksek gerilim yüzünden kalp krizi geçirip henüz 53 yaşındayken hayata veda edenler bile olur.

...

Sonuca gelecek olursak...

Milletvekillerinin ayrıcalıklı konumda olması da, birbirlerinin düşüncelerine tahammül edemeyip sık sık kavgaya tutuşmaları da yanlıştır, sağlıklı bir demokrasinin önünde engeldir.

MECLİS’TE ÖLEN MİLLETVEKİLLERİ

Aşırı gerilim, bir türlü bitmeyen düşmeyen tansiyon Meclis’te geçmişte de ölümle sonuçlanan olayların yaşanmasına yol açmıştı.

Örneğin 30 Ocak 2001 tarihinde DYP ve MHP milletvekilleri İçtüzük değişikliği önergesinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında yumruklaşmaya başladılar.

Kuliste de süren kavga sırasında DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu kalbini tutarak yere yığıldı.

Kalp krizi geçirdiği anlaşılan milletvekili hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı.

Olayla ilgili olarak MHP İçel Milletvekili Cahit Tekelioğlu yargılandı, yaklaşık bir yıl cezaevinde yattı.

...

Meclis’te ölümle sonuçlanan bir diğer kavga 29 Mart 1989’da oldu.

Siirt Bağımsız Milletvekili Zeki Çeliker ile ANAP Siirt Milletvekili İdris Arıkan bir yerel siyasi sorun nedeniyle kavga etmeye başladılar.

Bu kavgayı önlemek isteyen Siirt’in diğer milletvekili Abdürrezzak Ceylan patlayan bir silahın ardından yere düştü ve hayatını kaybetti.

Yapılan incelemede Ceylan’ın İdris Arıkan’ın silahından çıkan kurşunla öldüğü belirlendi.

Yargılanan Arıkan mahkûm oldu, milletvekilliği de düştü.

...

Biraz daha geriye gidersek 9 Şubat 1925’te Meclis’te Ardahan Milletvekili Halit Karsıalan’ın Meclis koridorunda tabancayla vurularak öldürüldüğünü görürüz.

Olayın ardından kimse ceza almaz, suçlananların meşru müdafaada bulundukları kabul edilir.

Yazarın Diğer Yazıları