Tayyip Bey’in torunları huzur bulacak mı?

Anadolu Ajansı, Tayyip Erdoğan’ın “Asya Pasifik Perakende Kongresi ve Fuarı”nda yaptığı konuşmanın içinden en güzel cümleleri ayrı ayrı başlığa çıkarmış. Doğrusu sözleri ben de çok beğendim. Eminim, her sağduyulu insan, Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerinin altına imza atar...
Birinci cümle şöyle:
“Hırs; toplumu çürüten bir hastalıktır. Hırs; özellikle de dünyanın kaynaklarına göz diken, dünyayı yaşanmaz hale getiren, adaletsizliğe, savaşlara, çatışmalara yol açan, istikbali karartan çok ciddi bir hastalıktır...”
Gerçekten öyle değil mi? Türkiye’yi bugünkü gergin ortama, birilerinin siyasi hırsı getirmedi mi? Bu hırs sahipleri, Türkiye’nin bütün kaynaklarını yandaşlarına veya yabancılara teslim etmedi mi? Bu hırslı kadrolar, uydurma delillerle, gizli tanıklarla adaletsizlikte dünya tarihinin en büyük rekorunu kırmadılar mı? Suriye gibi komşularında rejimi devirmek uğruna, dünyanın dört bir tarafından teröristleri toparlayıp, silahlandırıp bu ülkeye göndermediler mi, çatışmalara, savaşlara yol açmadılar mı? Milyonlarca Suriyeli gencin istikbalini karartmadılar mı? Hırs, gerçekten çok ciddi bir hastalıktır...


***


Tayyip Erdoğan devam ediyor:
“Eğer bir yerde, sınırsızca kazanma, sınırsızca tüketme hırsı varsa; biliniz ki orada adaletsizlik de vardır, eşitsizlik de vardır, zulüm de vardır, yoksulluk da vardır...”
Gerçekten de Türkiye’nin bütün kaynakları, yandaş iş adamlarına teslim edilmiyor mu? Ve bu türedi zenginler, ilk iş olarak, İstanbul’un malum bir semtinde garsoniyer açmadı mı? Buna karşılık, MHP’li iş adamları, devletin istihbarat örgütü tarafından fişlenmedi mi? Bilginin doğru olduğu, fişlenen iş adamlarına tek bir ihale bile verilmediğinden anlaşılmadı mı? Basında iktidarı eleştiren gazeteler, televizyonlar, köşeye sıkıştırılarak yandaş iş adamlarına teslim edilmedi mi? Sonra buralarda çalışanlar tasfiye edilerek, yerlerine yandaşlar getirilmedi mi? Türkiye’de gazeteler ve televizyonlar ile gerçek gazetecilerin durumu, adaletsizliğin, eşitsizliğin, zulmün ve yoksulluğun aynası gibi değil midir?


***


Ajansın başlık yaptığı üçüncü cümle de şöyle:
“Kendi iktidar hırsları için, çocukları dahi katledenlere göz yumanların, bunu görmezden gelenlerin, buna sırtını dönenlerin, çocuklarına, torunlarına bırakabilecekleri yaşanabilir bir dünya olamaz...”
Ne kadar doğru... Kendi iktidarını sağlam tutabilmek için, en yakın dostu olan bir devlet başkanının ayağını kaydırmaya çalışırken, insanları mezhebinden dolayı kurşuna dizen, yüreğini söküp ağzında çiğneyen, gırtlak kesen, çoluğa çocuğa acımayıp tecavüz eden El Kaide gibi terör gruplarına lojistik destek vererek, katliama yardımcı olanların, çocuklarına, torunlarına bırakabilecekleri bir dünya olamaz...
Yine bir çevre eylemini, sert bir şekilde bastırma emri vererek, altı gencin ölümüne, birçok gencin birer gözünü kaybetmesine ve binlerce gencin yaralanmasına sebep olanların, bunlara sırtını dönerek Mısır’da öldürülen gençlere ağıt yakması, hırsın eseri değil midir?


***


Başlığa çıkarılan son cümlede Tayyip Erdoğan “Dünyamızın 50 yıl, 100 yıl sonra da yaşanabilir bir halde olmasını istiyorsak, farklı bir dünyayı, farklı bir ekonomik anlayışı çocuklarımıza miras bırakmak zorundayız..” diyor. “Ahilik” , “kanaat” ve “siftah” kavramları üzerinde duruyor....
Bırakın 50 yıl, 100 yıl sonrasını, şu anda bile Türkiye’de muhaliflerin boğazına ekonomi silahıyla, yargı silahıyla, istihbarat silahıyla, polis silahıyla ve yandaş medya silahıyla çökülmedi mi? Ve böyle bir Türkiye’de acaba Tayyip Bey’in torunları huzur bulacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları