Tayyip Bey'in seçmeni ABD'de mi?
AKP iktidarı, “Yeni Anayasa taslağı” dediği ucubeyi, Türk kamuoyuna açıklamadan ABD’de biri Hıristiyan iki cemaatin desteğiyle düzenlenen toplantıda, Columbia Üniversitesi’nde tartıştı!
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, hadis külliyatı üzerinde sürdürülen Diyanet İşleri çalışmasını, İngiliz basınına açıkladı!
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkçe haberlerde “Güneydoğu paketi” diye tercüme edilen siyasi çözüm hazırlıklarını, New York Times gazetesine açıkladı!
Tayyip Erdoğan’ın seçmeni ABD’de mi acaba?
Veya Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, maaşını İngiliz hükümetinden mi alıyor?
Değilse bu garip ilişkilerin sebebi nedir?
Büyükanıt’ın doğrulaması
5 Mart tarihli yazımda, güvenilir bir haber kaynağından aldığım bilgiyi bu sütunda yayınlamıştım.
“Sınır ötesi kara harekâtı, ’baskın ve hızlı geri çekilme’ şeklinde ’beş gün için’ plânlandı. ’Neden sekiz gün sürdü?’ sorusunun cevabı ise şu: İki günlük kar yağışı ve tipi, bölgeyi göz gözü görmez hale getirdi. Dolayısıyla askere, öncelikle kendi hayatını idame emri verildi. Böylece, harekât iki gün uzadı. Tipi bitince, askerlere üç günlük yiyecek daha gönderildi ve harekâta devam edildi. Yedi gün böyle geçti. Sekizinci günün sabahı da geri çekilme tamamlandı.”
Şu cümleyi de eklemiştim: “Büyükanıt, bu durumu neden açıklamadı bilmiyorum!”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 11 Mart akşamı, gazetecilere yaptığı açıklamada bu bilgiyi doğruladı. Büyükanıt, Sabah muhabirinin sorusu üzerine şu açıklamayı yaptı:
“Operasyon, plânlanandan bir gün uzun sürdü. Çünkü harekât sırasında yoğun kar yağışı nedeniyle birliklerimiz bir gün boyunca bulundukları bölgelerde kaldı. Operasyon öncesinde son yılların tüm meteorolojik verilerini alıp inceledik. Operasyonu bilimsel yaptığımıza inanıyorduk. Buna rağmen söylenen sözler, bizi rencide ediyor. Kaldı ki operasyonun kapsam ve şümulünü belirleme yetkisi siyasi direktifle bize verildi. Bıraksınlar da biz kararlaştıralım, işimizi yapalım!”
Bizim verdiğimiz bilgi ile Büyükanıt’ın açıklaması arasında sadece bir fark var. Biz iki günlük gecikme olduğunu öğrenmiştik. Büyükanıt ise “bir gün” diyor ama verdiğimiz bilgi özde doğrulanmış oluyor. Böylece en doğru bilgiye herkesten önce Yeniçağ okurları ulaşmış oldu.
İki Türk ölünce, en az üç Türk bırakmalı!
Başbakan yeni Sosyal Güvenlik Yasası’na itiraz eden işçi, memur sendikaları liderlerini yalancılıkla suçladı. Halbuki kendisinin bu konuda yaptığı açıklamalar doğru değil.
Diğer taraftan Tayyip Erdoğan, ara sıra doğru sözler de söylemiyor değil. Mesela, en az üç çocuk tavsiyesi gibi! Erdoğan, bu konuda Atatürk’ün sözlerini tekrarladı!
Atatürk’e göre her Türk anne ve babası, öldükten sonra yerlerine bir çocuk bırakırsa, Türk nüfusu yüzde elli azalır! İki Türk bırakırsa, nüfus yerinde sayar. Üç Türk bırakırsa o zaman artış olur.
Ata’nın bu sözlerini iyi bilen mor kadınlardan biri geçenlerde, “Bir Türkçük, iki Türkçük, üç Türkçük” diyerek Türklükle dalgasını geçti! Türkler ne yapmış bu etnik ırkçıya acaba? Doğurmak istemiyorsa doğurmasın. Veya kendisi ne doğuracak?
Kilise yasa yaparsa laiklik zedelenmez mi?
Diyanet ile ilgili bir notum daha var:
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Danıştay’ın din dersi ile ilgili kararına “Bize niçin görüş sormadınız?” şeklinde itiraz etti diye laiklik hassasiyeti gösteren çevreler, Vakıflar Yasası’nın ilk halini 2001 yılında İstanbul’daki azınlık kiliselerinin hazırladığını, Dünya Kiliseler Birliği ve Vatikan’ın da tam destek verdiğini niçin görmüyor?