Tayyip Bey'in kaç çiftliği var?

Tayyip Erdoğan, kendi iktidarları döneminde Türk basınının Türkiye’de tarihin en özgür döneminden geçmekte olduğunu iddia etti.
Erdoğan, Türkiye’de yedi yıl önce, gazetelerin ne tür baskılar altında olduğunu bilenlerin bulunduğunu belirterek “Ben de gayet iyi bilirim. Birçok konu konuşulamıyordu, yazılamıyordu, çizilemiyordu, Değişik baskı grupları basın üzerinde adeta Demokles’in kılıcı gibi duruyordu ve aynen herkesin dilinde olan şuydu, iktidarları basın getirir, basın götürür, mantık buydu, anlayış buydu; ama bugün basın, bir kez daha tekrar ediyorum, Basın Türkiye’de tarihin en özgür döneminden geçmektedir. Ve inanıyorum ki daha da özgürleşecektir” dedi.

* * *

Basının, yakın geçmişte, iktidarlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı doğrudur. Basının kendi içinde de o anki yayın politikasına uymayan gazetecilere baskı yapılmıştır. Tıpkı Erdoğan döneminde Emin Çölaşan’a yapıldığı gibi. İşine son verilecek yazarlar listeleri de Erdoğan döneminin ürünüdür ama o, basını özgürleştirdiklerini söylüyor. ABD’nin Irak’ı özgürleştirdiği gibi herhalde!
Ortada basın mı kaldı? Bütün baskı grupları tek bir baskı grubuna boyun eğdi! O baskı grubu da Tayyip Bey’in iktidarında türeyen zenginlerden oluşuyor. Aralarında eskiden kalma iki grup var ama onlar da ticari kaygılarla çoktan beyaz bayrağı çekmiş durumda. Aydın Doğan da Deniz Feneri konusunda yayın yapmanın cezasını çekiyor; ayakta kalma mücadelesi veriyor. Yandaş medya dahil bütün medyada, Türk kavramına, Atatürk’e, Cumhuriyet’e saldırmak iyi para kazandırıyor! Emniyet Genel Müdürlüğü, milliyetçiliğin biraz farklı bir yorumu olan ulusalcılığı terör olarak göstermek istiyor. Kanaltürk, yandaşlaştırıldı. İşadamları ART’ye reklâm vermeye korkuyor. Haydar Baş’ın televizyonlarını da bir kulp bulup susturmak istiyorlar.
Türk televizyon tarihinin en kaliteli programlarını yapan Banu Avar’ı bile susturdular, ardından TRT’yi de yandaşların çiftliği haline getirdiler.

* * *


Tayyip Erdoğan’ın KKTC’den nasıl vazgeçtiğini, Mehmet Ali Talat ile yaptığı telefon görüşmesini yayınlayarak ispat eden Aydınlık dergisinin muhabirleri hâlâ tutukludur. Herhalde Başbakan’ın telefonunu dinleyenler, o gazeteciler değildir! Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı’nın en gizli birimlerindeki konuşmalar, ortam dinlemesi ile kaydedilerek İnternet’te yayınlandı, iki gün sonra yapılacak Kuzey Irak harekâtı dünyaya ilân edildi, soruşturma açan bile çıkmadı!
Derginin yayını da bir ay süreyle durdurulmuştur! Darbe dönemlerinde de basına ancak bu kadar baskı yapılabilirdi. Sıkıyönetimden ne farkı var Tayyip Erdoğan döneminin? Gazetelerin, Yargıtay’ın bile santrali dinlendi, belki hâlâ dinleniyor.

* * *


Erdoğan, basının, her zaman baskı gruplarının sözcüsü olduğunu bilmiyor mu? Kendisinin de uyguladığı vahşi kapitalist sistemin yapısı budur! Burada farklı çıkar gruplarının aynı anda var olabilmesi söz konusudur; Erdoğan’ın yaptığı gibi tek bir baskı grubu oluşturmak değil.
Sistemin bir dişlisi olmayı kabul etmeyenlere ise büyük gemilerde yer yoktur! Çünkü sistemi altüst ederler!
Herhalde kendi çiftliklerindeki “gazeteci”lerle kavga edemeyince canı sıkılıyor Tayyip Bey’in..
Tayyip Bey’i eleştirebilen kaç kişi kaldı basında?

Yazarın Diğer Yazıları