Tayyip Bey iftara kimleri davet etmeli?

Meral Akşener'in evinin önünde gece yarısı gösteri yapmak, tehditte bulunmak, Kemal Kılıçdaroğlu'nu şehit cenazesinde linç etmeye kalkışmak, Yavuz Selim Demirağ ve şimdi de Sabahattin Önkibar'a örgütlü saldırı...

Saldıranları kimin örgütlediğini başta iktidar olmak üzere Ankara'da herkes biliyor. Polis saldırganları yakalıyor, yargı serbest bırakıyor. Bu neyin delilidir? İktidarın saldırıların arkasında kimin olduğunun ortaya çıkmasını istemediğinin delilidir.

Ankara Emniyet Müdürlüğü, saldırıların arkasında kimin olduğunu, istese beş dakika içinde ortaya çıkarır değil mi?

Neden yapmıyor öyleyse? Çünkü iktidar, böyle istiyor! Gazeteciler, kendi kendilerini sansür etsin, eleştirmesin gerçekleri ortaya çıkarmasın istiyor.

***

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Önkibar'a saldırıyı kınarken "Gazetecilere yönelik artan şiddet karşısında kamuoyu olarak sesimizi yükseltmemiz asgari demokratik duruşun gereğidir. Eşkıyalık kamu düzenine yönelik tehdittir." diyor.

Bunun dışına saldırıya karşı iktidar kanadından en küçük bir tepki bile yok. Sessiz kalarak, saldırıları desteklemiş oluyorlar.

Oysa AKP'nin 18 yıllık kültüründe bu tür eylemler yok. Şimdi neden, saldırganlardan medet umuyorlar?

Bunun sebebini Abdüllatif Şener'in açıklamasında bulabiliriz.

Şener diyor ki, "AKP İstanbul'u kaybederse dağılır."

Peki, gazetecilere saldırmak, İstanbul'u kazandırır mı?

***

Tayyip Bey, hiç oralı bile değil. Çünkü partili Cumhurbaşkanlığını yeniden o istedi. Kendisi, Anayasa'daki "tarafsızlık" ilkesi dururken taraf oluyor ama sanatçıların siyasi polemiklerde taraf olmasını istemiyor!' Bunu da Dolmabahçe Sarayı'nda iftar verdiği sanatçı ve sporculara söylüyor. Yani birçok sanatçının Ekrem İmamoğlu'nu desteklemesine tepki gösteriyor

Bir Cumhurbaşkanı davet ettiğinde gidilir elbette. Fakat Erdoğan'ın davet ettiği sanatçılar arasında, "çözüm süreci"nde "akil adam" sayılanlar da var biliyorsunuz. Onların bu akilliği sayesinde, PKK Güneydoğu'da bazı illerin etrafına hendek kazdı, yığınak yaptı, böylece kurtarılmış bölgeler oluşturdu. Devletin, o şehirlerde yeniden egemenlik kurması için 800'e yakın Mehmetçik şehit oldu!

Şimdi Erdoğan o akillerin de içinde olduğu gruba, "Önünü arkasını bilmeden siyasi taraf olan sporcu, sanatçılarımızın durumu bizi çok çok üzmüştür ve üzüyor. Türkiye'nin iftihar verici eserlerinin açılışında hazır bulunmak başkadır, günlük siyasi polemiklerde taraf olmak başkadır. Sanatçı ve sporcunun siyaset yapma hakkı elbette var. Bir siyasi partiye üye olmak suretiyle siyasetçi kimliği ile bu faaliyetleri yürütülebilir. Sadece sanatçı ve sporcu kişilikleriyle bu faaliyetlerde bulunanlar kendilerini yıpratır ve toplumda büyük yaralar açar." diyebiliyor.

Çözüm sürecinde kullanılan sanatçıların yüzüne söyleniyor bu sözler!

***

Önceki akşam, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği iftar yemeğine davetliydim. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu başta olmak üzere, bütün parti yetkilileri itibar ediyor ve önemli faaliyetlerini takip etmemizi arzu ediyor.

Nitekim yine aynı ilgiyi gösterdiler. Meğer sadece kendi adayları Necdet Gökçınar değil, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım da iftara davetliymiş. Zaten bizi de buyur ettikleri protokol masasında üçünün de ismi yazılıydı.

İl Başkanı Abdullah Sevim, konuşmasına oruç ile iftira atmak ve yalan söylemenin bağdaşmadığını söyleyerek girdi. Sonra konuşmasını yumuşattı. İmamoğlu da kısa bir selamlama konuşması yaptı. Binali Bey ise telgrafla davet için teşekkür etti ve iyi dileklerini bildirdi. Temel Bey ise "Nasılsak öyle yönetiliriz" üzerinde epeyce durdu ve toplumun kendisini değiştirmesini istedi.

***

Bütün adayların iftar masasında birlikte oturabilmesi gerekirdi. Yine gazetecilerin de bütün adaylara eşit mesafede bulunması gerekir. Bir adayı destekleyebilirsiniz ama haber ve yorumda objektif olmanız gerekir.

Tayyip Bey'e düşen ise mesela, Kemal Bey, Meral Hanım, Yavuz Selim Bey ve Sabahattin Bey'i iftara davet ederek şiddete karşı topluma birlikte mesaj vermektir.

Yazarın Diğer Yazıları