Tayinler dış politika değişimi mi?
Son ABD ziyaretinde olay çıkmasını bekliyordum, ama inanın bu kadarını değil. Türkiye içinde, o kadar sınırsız hâkimiyete alışmış ki başkalarının kuralları ve sınırları onu rahatsız etti, sinirlendirdi anlaşılan. Bu ziyareti yarım bırakıp dönme konusunda, çok sayıda aslı astarı olmayan nedenler, sosyal medya ve yandaş basında. Öte yandan uçakta yandaş basını bilgilendirmiş, "kalmaya gerek duymadık" demiş. Peki, gitmeye gerek var mıydı?
Açıklamaya göre, gerek duysalarmış, kalıp ikili temaslar yapacaklarmış. Yahu bırakın ABD Başkanı Obama'yı, bizimkinin orada olacağını duyan Ürdün Kralı bile katılmadı cenazeye. Her zaman olduğu gibi mutlak gücü koruyan, korumalar da efendilerinin yolunda. Bu kez de orada olay çıkardılar. Ancak siz, mutlaka şaşırmış olmalısınız.
***
Ama beni bunun dışında şaşırtmayan, son Dışişleri tayinleri. Evet, goy goyu bırakıp, ciddi konulara dönersek. Dışişlerindeki görev değişikliği beklenen bir şeydi. Sinirlioğlu'nun ve Bakanlıktaki görev değişimleri, vefanın da bir semt adı olmaktan öte olmadığını sergiledi. Oldukça pasif bir göreve, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği gibi bir göreve gönderildi. Kendisi istedi deniyor, kendisi de kalp rahatsızlığı olduğunu orada dinleneceğini söylüyormuş. Ama ben seçimler sırasında geçici bakanlık yapmış bir kişinin, bu diplomatik alanda en büyük görev yeri olan Washington yerine, New York'a gönderilmesini gene de biraz tuhaf buldum. Acaba Washington, uzun süredir kulaktan kulağa dolaşan MİT Müsteşarı Hakan Fidan için mi saklandı. Göreceğiz.
Sadece o mu? Dışişlerinin parlak çocuğu ve bakanlığın tüm bilgisayar sistemlerinin kurucusu, Fehmi Koru'nun kardeşi Naci Koru da, Birleşmiş Milletler Cenevre Temsilciliği'ne gönderildi. Bence bu görev yeri de kızak. Fehmi'ye kızgınlıklarını, Naci'den mi çıkardılar acaba? Bu tayinler içinde Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç de Belgrad'a atanmış. Burası da bence aktif yerlerden biri değil. Düşünün önceki sözcülerden Namık Tan, önce İsrail'e "One minutes" skandalı ardından da Washington'a atanmıştı. Her halde Bilgiç, Çavuşoğlu'nu yeteri kadar koruyamadı.
***
AKP iktidarı, ne zaman bir problemle karşılaşsa, önceden harcadığı diplomat ve bürokrat kadrolarına başvuruyor. Bu yüzden yeni atamalarda dikkatimi çeken bir nokta da Moskova. Uçak krizinde sarayın beklentileri çapında varlık gösteremeyen Ümit Yardımcı, merkeze ve yerine deneyimli Büyükelçi Hüseyin Diriöz'ün Moskova'ya atanması. Aynı Namık Tan olayında yaşanan, "arayı düzeltsin" diye herhalde. Eski tanıdıklardan biri de Pekin'den sonra Ankara'da merkezde bekleyen Murat Esenli'nin Roma'ya atanması. Bu da AKP iktidarının Almanya umudunun söndüğü ve AB içine İtalya üzerinden yürüme sinyali verdiği izlenimini veriyor.
Bu atamalar; AKP, iktidara geldiğinden buyana çeşitli makamlarda iktidarın dış politikasına yön veren, Davutoğlu teorilerinden uzaklaşacağı anlamı da taşıyor. Dış politikada Davutoğlu kadar varlık gösteremeyen Çavuşoğlu'nun, bakanlıkta yalnızca aldığı talimatları ileten bir yetkili olarak kaldığı izlenimi yaratıyor. Anlaşılan Ahmet Davutoğlu'nun ayak izleri de bu tayinlerle temizlenmiş oldu. Zaten ilk adımda "Ey Almanya"ya, ceza değil İncirlik ödülü verilmesi.
Bu tayinleri bekleyen ABD, Ankara'daki elçilik ve kritik bölgelerdeki konsolosluk görevlilerini, bu sonbaharda yeni kadrolarla donatacak. Tabii bu kadrolara atanan yeni diplomatların geçmişleri çok önemli ve iki ülke ilişkilerinin geleceğine de ışık tutacak.
Son olarak IŞİD, ABD'yi en yumuşak karnından, emekli cenneti Florida'da vurdu. Bu saldırı, Cumhuriyetçi radikal başkan adayı Donald Trump'ın elini kuvvetlendirecek ve ülkede yaşayan Müslüman Amerikalıların yaşamını da zorlaştıracaktır.