Tarihten ibretlik olay. Sedat Kaya açıkladı. Paris'teki kestane ağaçları İstanbul'dan gitti
Atalarımız boşuna söylememiş.
"Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur."
Tarihten ibretlik bir olayla bu sözün doğruluğunu anlatalım.
Yıl 1615'di.
Fransa kraliçesi Marie de Medici, Paris’te bugün Şanzelize dediğimiz caddenin etrafının ağaçlandırılmasını istedi.
Uzmanlara danıştılar.
Uzun araştırmalar sonunda at kestanesi ağacında karar kıldılar.
Çünkü kestane ağacı hava kirliliğine karşı etkiliydi.
Elektrik çekmez, yıldırım düşmezdi.
Üstelik tohumları, yaprağı, meyvası şifa doluydu.
Ancak At kestanesi Avrupa ülkelerinde yoktu..
En yakın İstanbul’daydı.
O yıllar İstanbul adeta bir at kestanesi ormanıydı.
Fransa krallığı hemen Osmanlı İmparatorluğu ile temas kurdu.
At Kestanesi fidanı istediler.
Padişah 1. Ahmet bu isteği geri çevirmedi.
Fransızlara binlerce at kestanesi fidanı hediye etti.
Bugün Şanzelize bulvarındaki, parklardaki ve ana caddelerdeki asırlık ağaçlar, Osmanlı’nın Fransızlar’a hediye ettiği o at kestaneleri.
Paris şimdi adeta bir at kestanesi ormanı.
Fransızlar’dan sonra Avrupa’nın bir çok kenti caddelerini bu ağaçlarla süsledi.
Peki ya İstanbul!
16’nci yüzyılda at kestanesi ormanı olan İstanbul sokaklarında bugün kaç ağaç kaldı acaba?
Gören var mı?
Belgrad Ormanı'nda kalanların büyük bir kısmı da 3. Köprü uğruna kesildi.
Ünlü ressam Ömer Kaleshi, ilki 400 yıl önce Osmanlı İmparatoru I. Ahmed tarafından Fransa'ya hediye edilen at kestanesi ağaçlarının kesilmesini tuvaline yansıttı.
Nazım Hikmet de bu olayı şu mısralarla dile getirmişti.
“Paris’te bir kestane ağacı olacak, Paris'in ilk kestanesi, Paris kestanelerinin atası, İstanbul'dan gelip yerleşmiş Paris'e, boğaz sırtlarından.
Hala sağ mıdır, bilmem;
Sağsa ikiyüz yaşında filan olmalı."
Özetle Paris ağaçları bizden aldı, bir orman yarattı.
İstanbul kendi ağaçlarını kesti, betona gömüldü.