"Tarihin en büyük siyasi aldatmacası!"

28 Nisan 2020 tarihli Washington Times gazetesinde Cheryl K. Chumley imzasıyla yayınlanan analizde, "Yeni korona virüs gerçek ama zamanla bu işin tarihin en büyük siyasi aldatmacası olduğu ortaya çıkacak" denildi.

Yazıda, özetle şu bakış açısı sergilendi:

"Salgın hakkında, Amerikalıları eve ve dünyaya kapalı tutacak veriler mevcut değildir. Karantinayı teşvik edenler, Mart ayında Amerika'da 100 bin ilâ 250 bin arasında kişinin öleceğini tahmin ediyordu. Bu tahminleri, bilgisayar modellemesine dayandırıyorlardı. Ancak, sağlık sisteminin başındaki Fauci, 'Bilgisayar modellemeleri, her zaman problemlidir' diyerek konuyu kapattı ama toplum bununla korkutuldu.

Diğer taraftan Amerika'da korona virüs nedeniyle yaklaşık 56.000 kişi öldüğü söyleniyor. Bu veriler de dayanaksız. Hükümet, hastanelere haftalar içinde öngörülen sayıda korona virüs hastasına yol açmaları için 'diğer ameliyatları durdurun' diye emir verdi. Ve böylece klasik hastanelere gelir akışını kesti. Kongre de korona virüs hastalarını tedavi etmek için hastanelere milyarlarca dolar veren bir yasa çıkardı. Böylece zaten kusurlu olan korona virüs sayımlarına başka bir hata eklendi. Her ölüm korona virüs diye kaydedilmeye başlandı. Çünkü sistem, kovid tedavisini finanse ediyor. Üstelik eve kapatılan insanların, korkudan ve hareketsizlikten bağışıklık sistemleri de zayıflıyor. Doktorlar, ölüm raporlarını yazarken COVID demeleri için baskı görüyor. Amerika'nın hala kapanma modunda olmasının tek sebebi politiktir. Ya politikacılar kendilerine zarar verecek bir adım atmaktan çok korkuyor ya da bu korona virüsü siyasi avantaj olarak kullanıyor. Meselâ, eski Başkan Yardımcısı Joe Biden, ekonominin yıkılması sayesinde seçimi kazanmayı umuyor. Zaman geçtikçe gerçek daha da belirgin hale gelecektir."

***

Gerçekte dünyada neler olup bittiğini, bilimsel verilere dayalı olarak kimse izah etmiyor. Virüsün nereden yayıldığı bilinmediği gibi bu konuda kimse bir araştırma içinde değil. Sadece ABD ve Avustralya'da, Çin hakkında uluslararası araştırma yapılması isteniyor. Kimse, böyle bir salgının, nerede ne zaman ve nasıl başladığını öngören organizasyonları sorgulamayı düşünmüyor. Medya da bu işin üzerine gitmiyor. Tam aksine, korona virüs salgını ile ortaya atılan verileri sorgulayan bütün yayınlar, sosyal medya kurumlarının arşivinden siliniyor. Gerçekleri araştıranları yalanlamak için kurulan yeni medya takip şirketlerine dünya çapında çok büyük bir fon ayrıldığı, dağıttıkları paralardan anlaşılıyor. Hepsinin tek merkezden yönetildiği belli oluyor.

***

Türkiye'de medya uydurma gündemlerle meşgul. Diyanet-Baro tartışması gibi… Dünya, büyük bir sorunla karşı karşıya ve komployu gazeteciler ortaya çıkarmalı! Fakat bunun için çaba sarf eden kurum yok. Herkes, Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarını haber diye sunuyor. DSÖ, 2019'da, "uydurma domuz gribi" skandalıyla insanlığa karşı suç işlerken suçüstü yakalandığı halde şimdi de benzer bir operasyon yapıyor ve medya bir suç örgütünün sözcülüğünü yapmış oluyor.

***

Virüsü, 2015 yılında laboratuvarda nasıl ürettiklerini, bilimsel makale ile açıklayanlar var.

Hatta, "Fransız virolog Prof. Luc Montagnier, korona virüsün AIDS'e yol açan HIV virüsünden özel transfer edilmiş gen dizileri taşıdığını söyledi. Virüsün Wuhan'daki Biyolojik Araştırma Enstitüsü'nde üretildiğini iddia etti" deniliyor.

Evet ama bütün bunlar virüsün ne kadar tehlikeli olduğunu göstermek için ileri sürülmüş de olabilir! "Virüs bu kadar tehlikeli ise insanların eve kapatılması da doğrudur" denilsin diye... Hedef zaten insanları eve kapatmak, sistemi durdurmak ve yeni bir sistem başlatmak değil mi?

dfs-004-001-011-001-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları