Tarihin çektiği fotoğrafta, gözü kapalı çıkanlar!
“Kuzey’in oğlu” Volkan Konak, 2003 yılında İstanbul Çağlayan meydanında düzenlediğimiz Kıbrıs mitingine katılım az olunca kürsüye gelerek kısa bir konuşma yapmış ve “Üzülmeyin, tarihin çektiği fotoğrafta, bu mitingi desteklemeyenlerin gözü kapalı çıkacak” demişti.
Gerçekten öyle oldu. Zaman, KKTC halkına da doğru yolu gösterdi.
***
Tayyip Erdoğan, 2003 yılı başında, “Kıbrıs’ta 30-40 yıldır sürdürülen siyasetin sürdürülmesinden yana değilim. Siyaset sorun üretme değil, çözüm üretme sanatıdır” diyordu.
Dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu da “Bize güvence verilmişti ama Denktaş hâlâ direniyor” diye yakınıyordu.
Erdoğan’ın “Kıbrıs’ta Belçika modeli” diye 2002 seçimlerinden önce Yunanistan Başbakanı Simitis ile anlaştığını To Vima gazetesi yazmıştı. Bu durum ortaya çıkınca, Erdoğan Türk kamuoyunu rahatlatmak için bir demeç vermiş, ancak Simitis’e telefon ederek, “Daha önceki konuşmamız geçerlidir, burada söylediklerim iç kamuoyuna yöneliktir” demişti... Bunu da To Vima gazetesi yazmış ve Tayyip Erdoğan yalanlamamıştı.
Aynı günlerde Yunanistan Başbakanı Simitis “Yunan halkına bir müjdem var. Kıbrıs’tan sonra Ege, FIR hattı ve kıta sahanlığı konularında da anlaşma tamam. Bunun için Türk hükümeti yetkililerinden söz aldık” diyordu.
Erdoğan, “Eğer Kuzey Kıbrıs’ta 30 bin kişi aynı anda miting yapıyorsa, Kuzey Kıbrıs bir yerlere doğru gidiyor demektir” diyordu! Mitingi düzenleyenler, daha sonra Türkiye’ye “hastir” pankartı açacak olan gruplardı. Bu mitingler AB fonlarından destekleniyor ve katılanların çoğunu mecbur tutulan ortaokul öğrencileri oluşturuyordu.
Tayyip Erdoğan, Denktaş’ın danışmanlarını değiştirmesini istiyordu. Denktaş’ın danışmanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Kıbrıs davasına büyük hizmet verenlerden biriydi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de Türkiye’nin AB hedefine engel olanların KKTC yönetiminde bulunamayacaklarına dair bir açıklama yapmıştı.
Denktaş görevden ayrıldıktan sonra Türkiye’de konferanslar verince Tayyip Erdoğan, kendisine “Git kendi memleketinde konuş” tarzında hitap edebilmişti. Oysa Denktaş, Kıbrıs’taki mücadelesinde, Tayyip Erdoğan’ın sonradan başbakanı olacağı ülkenin stratejik çıkarlarını koruyan adamdı.
***
Rauf Denktaş, Türk Mukavemet Teşkilâtı’nın kurucularındandır. Kıbrıs Türkleri’nin haklarını savunmak üzere kurulan bu teşkilât, Kıbrıslı mücahitlerin seçiminde, eğitilmesinde ve görevlendirilmesinde, Rum çetelere karşı Türk halkının savunulmasında ve nihayet 1974 harekâtında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hem istihbarat temin edilmesi hem de omuz omuza savaşta tarihi görevler yapmıştır.
Fakat bir gün gelecek KKTC Başbakanı olan Ferdi Sabit Soyer, Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu hakkında Ergenekon soruşturması yapılması için KKTC Başsavcılığı’na başvuracaktır..
Kurucusu olduğu devletin başbakanı, kendisini savcılığa şikayet edecektir..
Biz o zaman, “Bugün Denktaş’ın yargılanmasına izin verirseniz, yarın Atatürk’ü de yargılayacaksınız demektir. Evet KKTC küçük bir devlettir ama biliyorsunuz, Osmanlı beyliği de beylikler arasında en küçüğüydü, sonradan cihan devleti halini aldı. Dolayısıyla Denktaş, KKTC’nin Atatürk’üdür. Onun kılına dokunmaya kimse teşebbüs etmesin! Siyasi hırsın da bir sınırı vardır.
Denktaş, bayrak adamdır. Ay yıldızlı Türk bayrağının altında topladığı mücahitleriyle Kıbrıs’ta destan yazmıştır” diyorduk.
Nitekim, Denktaş’a dokunmaya cesaret edemediler. Cesaret edemeyişlerinin sebebi, Türk halkının tepkisinden korkmalarıydı. Yoksa, Türk’ün millî bayramlarına bile dokunanlar, Denktaş’ı tutuklamaktan da çekinmezlerdi.