Tantan, 1 ay daha görevde kalsaydı!

Bunca mücadeleden sonra İYİ Parti'ye ve Meral Akşener'e "Siz Cumhurbaşkanı adayı olmayın; Gül ortak aday olsun" teklifinin müzakere edilmesini bile doğru bulmadığımı belirtmiştim. Bazen, somut, gözle görülen, kulakla işitilen ve başka hiçbir delile ihtiyaç duyulmayacak kadar açık sanılan olaylar, hiç de algıladığımız amaçlara hizmet etmeyebilir!

Hani "ölümü gösterip sıtmaya razı etmek" diye bir deyim var ya, bu işte de sanki "Abdullah Gül'ü gösterip Tayyip Erdoğan'a razı etmek" politikası uygulanıyor!

Bakınız, "Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül iki aday olarak kalırsa, oyumu Erdoğan'a veririm" diyenler çoğalıyor!

Diğer ihtimaller bundan da kötü olduğu için hiç bahsetmek istemiyorum! Yalnız, bu operasyonlarla, milletin aptal yerine konulduğu kesin! Zira oyunu oynatan kazanır, oynayanlar değil! Burada oyunu kim oynatıyor, onu bilmek gerekir!

***

Doğru olan, Meral Akşener'in kararlılıkla yoluna devam etmesiydi. Zaten o da bunu yaptı. Tabii ki son dakika sürprizi yaşanmaması için tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu. Bu bakımdan, 20 kişilik grup imzasını yeterli görmeyip 100 bin imza ile adaylık hazırlığı da çok önemlidir.

Bu saatten sonra, Meral Akşener ve İYİ Parti etrafındaki destek çemberi, herkesin sözüne itibar ettiği, kişiliğine saygı duyduğu, devleti iyi tanıyan, kimsenin görmediğini görüp söyleyebilen ve siyasette olumlu izler bırakmış isimlerle geliştirilmelidir. Salim Ensarioğlu'nun İYİ Parti'ye katılması gibi mesela? Eski Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu, özellikle Güneydoğu'da saygı duyulan bir isimdir.

Akşener'in, mitinge dönüşen parti binalarının açılışlarında, İYİ Parti'de aktif siyaset yapan insanlarla yüz yüze görüşme fırsatım oldu. Hem mitinglerde, hem de e.posta ile gelen mesajlarda, partiye katılması istenen isimler zikrediliyor ve bunları yazarak duyurmam isteniyordu. Birkaç defa yazdım. Şimdi benzer mesajlar ve talepler yine geliyor. Siyasi kulislerde de bu tür konular gündemde.

Deniliyor ki, "Meselâ Sadettin Tantan! Sadece dürüst olmasıyla değil, memleketi soyanlara, kim olursa olsun dünyayı dar etmesiyle bilinen, yürekli bir devlet adamı. Onun siyasete katılması, sadece bir kişinin veya Yurt Partisi'nin katılması değildir. Onun bir siyaseti desteklemesi, tereddütte olan, endişe içinde olan vatandaşlar için bir teminattır. Bu teminat da ciddi boyutlarda bir sinerji oluşturabilir."

***

Konuyu yazmadan önce Sadettin Tantan ile görüşmedim. Gıyabında yazıyorum. Ve söylenenlere aynen katılıyorum. Neden mi?

Ergenekon sanıklarından İsmail Yıldız'ın bürosunda bulunan ve dosyaya delil diye konulan, benim de orada fark ederek okuduğum, 105 sayfalık bir müfettiş soruşturması belgesinden anlamıştım ki, Sadettin Tantan görevine devam edebilseydi, Türkiye bugünkü tabloları yaşamayacaktı. Çünkü soruşturmalar sonuçlanacak, Türkiye bugünkü siyasi kadroların eline düşmeyecekti. Tantan'ın emriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki bütün ilişkileri soruşturan müfettiş Candan Eren bugün yurt dışında yaşamaktadır! Candan Eren, o soruşturmada, Türkiye yönetiminin nasıl ve hangi hukuk dışı yollarla kimler tarafından ele geçirilmek istendiğini yazmıştı!

***

Şayet Sadettin Tantan bir ay daha görevde kalabilseydi ve o soruşturmanın gereği yapılsaydı, ne Tayyip Erdoğan siyasette bir adım daha atabilirdi ne de kadrosundaki Binali Yıldırım ve diğerleri!

Sadettin Tantan'ın veya benzerlerinin bir talebi olmaz ama ülke meselelerinin can damarını bilen yürekli ve bilgili adamlara veya kadınlara gereken değer verilip ülke hizmetinde görev almaları sağlanmalıdır.

Yoksa hep oynatanlar kazanmaya devam eder. Şu an da öyle değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları