Suskunluğun hedefi…

İktidara yakın varsayılan Fuat Uğur, AK Parti''nin, Cumhur İttifakı''nı, HÜDA-PAR ve sonrasında "iki sürpriz partiyle daha" genişletmeye çalıştığını yazdı.

Seçimi kazanacaklarından zerre şüpheleri olmadığından zahir!

*

İğneleme, taşlama faslı bir yana, Uğur''un yazdıkları, malumun ilanı aslında.

HÜDA-PAR''la birlikte Fatih Erbakan''ın Yeniden Refah''ı ve Doğu Perinçek''in Vatan Partisi''nin, Cumhur İttifakı''nın "resmî bileşeni" haline gelme ihtimalini, herhalde bir sağır sultan duymamıştı.

Seçimin sisteminin çift kutuplu hale getirilmiş olmasının cilveleri…

Nihai hedef "+1" seçmen olunca, sair zamanda "diğerleri" hanesine atılan, adı bile anılmayan yüzde 0,5, yüzde 0,3''lük partiler şimdi paylaşılamaz hale geldi.

Bu yönüyle ittifakların alan/taban genişletme gayreti tabii.

Tabii olmayan bu eylemin "söyleme rağmen" bir çelişki ifası olarak belirmesi.

*

Sözün gelişi, yüzde 0,3''lük HÜDA-PAR''a "kaz gelecek yer" muamelesi yapanın, muhalefeti her fırsatta alabildiğine küçümseyen, aşağılayan, zaman içinde adeta bir megalomani abidesine dönüşen Cumhur İttifakı olması.

Bugüne kadar girdiği hiçbir genel seçimde, muhalefetin, hakkında "kaybedebilir" algısı oluşturmayı başaramadığı iktidar, şimdi, "kaybetme korkusu"nu yansıtan bu nevi hamlelerle, bu algıyı bizatihi oluşturuyor.

Geçmiş olsun.

Bütün neo-Osmanlı düşlerinin akıbeti aynı oluyor demek ki; büyüyerek/genişleyerek patlamak…

*

Uğur''a göre, Cumhur İttifakı''nın genişleme gerekçesi, "14 Mayıs 2023 seçimi millî ve gayrimillî cephe arasındaki mücadeleye sahne olacak" olması.

Ay hadi inşallah!

İnşallah, Cumhur İttifakı da, tam olarak böyle izah eder HÜDA-PAR''la ittifak gerekçesini.

*

Öyle ya…

HDP''nin kurumsal desteği olmaksızın, HDP''ye oy veren seçmenin Millet İttifakı''nı desteklemesini bile muhalefeti "PKK terör örgütüyle ilişkilendirmeye" yeter sayan AK Parti-MHP-BBP ittifakının;

"Şeyh Sait, Dersim ve Ağrı isyanlarını "Cumhuriyet''in laiklik ve Türklük dayatmasına tepki" varsayarak kutsayan…

Cumhuriyeti "zulüm ve vahşet" faili varsayan…

Devletin "Cumhuriyet''in zulümlerinden dolayı özür dilemesini ve mağdurlara tazminat ödemesini" savunan

"Kürtlerin varlığının Anayasal olarak tanınması, Türklerle birlikte Anayasa''da ''asli kurucu unsur'' olarak yer alması, vatandaşlık tanımının değiştirilmesi" olmazı olmazı olan…

Kürtçe''nin "ikinci resmî dil" olması talebinde bulunan…

"Andımız"ın kaldırılmasından "ırkçı" olduğu gerekçesiyle memnuniyet duyan…

PKK açılımı sırasında örneğini gördüğümüz "Ne Mutlu Türk''üm Diyene" sözünü silme girişimlerini destekleyen…

Bir çok tarihî şahsiyeti "zulüm ve ayrımcılık sembolü" kabul eden ve okullara, caddelere, sokaklara verilen adlarını sildirmekte kararlı olan…

"Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmî literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylemin terki"nden yana olan…

"Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir" buyuran…

Zurnanın zırt dediği yerde de, "eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmeyi, toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde de (yani referanduma sunmayı), bu modellerin uygulanabilmesini" teklif eden…

HÜDA-PAR''la…

Üstelik de "millî cephe" diyerek…

İster resmî bünyeye katarak, ister anlaşmalı şekilde dışarıdan desteğe dayalı bir ittifaka imza atması…

"Yeter Söz Milletin"de yaşadıkları basiret bağlanmasına bile tur bindirmez mi!

*

Bu arada…

Ne vakit HÜDA-PAR''ın adı Cumhur İttifakı''yla yan yana anılmaya başlansa gözler MHP yönetimine çevriliyor; "Ne diyecek" diye.

Çevrilmesin.

Çünkü hiçbir şey demeyecek.

Nereden mi biliyorum?

Geçmiş dememelerinden!

*

HÜDA-PARla flört bugünün meselesi değil; mazisi eski.

MHP yönetiminin "fiili durumu resmîleştirme" teklifiyle yolu açılan ve Türkiye''nin parlamenter sistemden bugün maruz kaldığımız keyfi, denetlenemez yönetim modeline geçmesiyle sonuçlanan 2017 referandumunda, AK Parti ve MHP''nin belki en "büyük" değil ama en "ateşli", "hevesli" destekçisi HÜDA-PAR''dı.

Trajikomik şekilde MHP "devletin bekası için evet" derken, HÜDA-PAR da "Kürdistan için evet" diyordu!

O gün bazı ülkücülerin CHP ile aynı "Hayır"da buluşmasına bir kamyon laf eden MHP yöneticileri, kendi içinde bulundukları garip saflaşmayı görmezden geldi.

Keza, 2018 seçimlerine iki aydan az bir zaman kala, destekledikleri Cumhur İttifakı adayının, "Hizbullah terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle kapatılan Mustazaf-Der''in siyasi ayağı olarak kurulan" HÜDA-PAR''ın, "Hizbullahçıların avukatlığını yapan" hatta kendisi de "cezaevlerindeki Hizbullahçılarla terör örgütü arasındaki diyaloğu sağlamakla" suçlanan Genel Başkanı''yla bir araya gelmesini de mesele etmedi.

Daha yeni, birkaç hafta önce yapılan ve "ittifak iradesinin belirdiği" ifade edilen görüşmeyi de duymamış, görmemiş, bilmiyor gibi davranmayı tercih etti.

*

Hoş HÜDA-PAR''la ittifak ihtimalinin tartışma zemini MHP değil HDP olmalı bana kalırsa ama…

İlle MHP üzerinden tartışmak isteyen varsa da;

"Acaba ne diyecek" diye nafile gayrete girmek yerine, misal, Sinan Ateş''in kanı katılmış ilk "kızılcık şerbeti" bu olabilir mi diye bakabilir mesela meseleye?

Her ne olursa olsun, HÜDA-PAR''ın dışarıdan verdiği destek karşısında sağıra yatmak başka, TBMM''ye HÜDA-PAR''lılarla aynı listeden girmek başka!

Yazarın Diğer Yazıları