Suriye’yle normalleşme zor görünüyor
Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesine yönelik son toplantı 21 Haziran 2023’de Astana’da düzenlenmiş ve toplantı sonunda ortak bir bildiri yayınlanmıştır.
Toplantıdaki en önemli konu, normalleşmede izlenecek yol haritası projesi olmuştur. Rusya, yol haritası üzerinde genel bir mutabakat sağlandığını söylese de, ortak bildiride olumlu ifadelere yer verilse de gerçekler, normalleşme için daha çok mesafe kaydedilmesi gerektiğini göstermektedir.
Toplantı sonrası açıklamalar farklı
Ortak resmî açıklamada; Suriye’nin birliğini bozan, komşu ülkelerin güvenliğini tehdit eden eylemlere karşı kararlılıkla hareket edileceği, Suriye petrol gelirinin yasa dışı transferine karşı olunduğu ifade edilmiş, teröristlere verilen destek kınanmıştır. Suriye’ye insani yardımın arttırılması, anayasa komitesi yazım komisyonu toplantısının biran önce yapılması, mültecilerin (aslında sığınmacı) ülkelerine dönmeleri için destek sağlanması için çağrıda bulunulması kararlaştırılmıştır.
Rusya da, yol haritası çalışmalarında ilerleme kaydedildiğini, tamamlandığında Türkiye ve Suriye liderlerine sunulacağını, müteakiben diğer liderlerin de katılacağı toplantıda Türkiye ve Suriye liderlerinin bir araya gelmesinin görüşüleceğini ifade etmiştir.
Görüldüğü üzere açıklamaların, önceki toplantı sonuçlarından fazla bir değişiklik göstermediği, somut hususları kapsamadığı anlaşılmaktadır.
Resmî bildirilerin ardından özellikle Suriyeli yetkililer tarafından yapılan açıklamaların tümünde, Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelerden çekilmedikçe normalleşmenin mümkün olamayacağı, iki ülke liderinin de bir araya gelemeyeceği defalarca vurgulanmıştır.
Normalleşmenin önündeki engel
Suriye’nin, Türkiye’nin hangi gerekçelerle operasyonlar yaparak bölgede kontrol sağlamak mecburiyetinde olduğunu bilmesine rağmen, bu çekilme şartını ortaya sürmesi yeni bir şey değildir. Aslında davet edilmeden gelen yabancı güçlerin tümünün çekilmesini istemektedir. Ancak ABD’ye ses çıkaramadığı ve Türkiye’nin de ilişkileri normalleştirmek istediğini bildiği için böyle davranmaktadır.
Ayrıca Suriye’deki iç savaş sürecinde kendi yönetimini yıkmak için girişimlerde bulunan ve ÖSO’yu (SMO) kuran ve destekleyen, liderleri için de hoş olmayan ifadelerde bulunan Türkiye’ye karşı iyi duygular beslemediğini ve zora sokmak isteyebileceğini de hesaba katmak gerekir.
Bütün bu olumsuzluğa rağmen Türkiye iyi niyetle hareket etmeye devam etmekte, diğer ülkelerle olduğu gibi, çok yakın bir zamanda olmasa da Suriye’yle de ilişkilerini normalleştirebileceğini düşünmektedir.
Fakat buradaki asıl sorun ABD olup, SDG/PYD/PKK’yı destekleyerek bölgede bir garnizon devlet kurma peşindedir. ABD ne zaman bundan vazgeçer ve bölgeden Türkiye’ye terör tehdidi gelmemesi şartları oluşursa, Türkiye ancak o zaman bir plan çerçevesinde çekilebilir.
Halen ufukta böyle bir gelişme görünmediğinden, Suriye’nin ileri sürdüğü şartın gerçekleşmesi mümkün olamamakta, dolayasıyla normalleşme için gösterilen gayretin de orta sahada top çevirmekten ileri gidemeyeceği değerlendirilmektedir. Tabii ki bu değerlendirme, diğer konularda olduğu gibi Türkiye’nin bir “U” dönüş yapmaması durumunda geçerlidir.
Sığınmacı sorunu beklemeye gelmez
T.C. Dışişleri Bakanlığı, Astana’daki toplantıda tarafların, Suriyelilerin ülkelerine güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşlerinin sağlanması için Suriye’de gerekli koşulların oluşturulması ve dönüşün kolaylaştırılması gerektiğini kaydettiklerini açıklamıştır.
Sığınmacı konusu Suriyelilerle sınırlı değildir. Kaçak sayısı da çoktur. 12 milyona yakın sığınmacı olduğu söylenmektedir. Durum son derece ciddidir. Hatay’da sayıları Türkleri geçmiştir. İstanbul’da bazı yerlerde şimdilik site yönetimlerini ele geçirmişlerdir. Birçok iş yeri, ucuz diye kaçakları çalıştırmaktadır. Demografik yapı hızla değişmektedir. Bazı bölgelerde Türk’e rastlamak dahi güçtür. Gettolar oluşmuştur. Görüntüleri ve davranışları son derece çağ dışı olup, endişe ve rahatsızlık yaratmakta, zorbalık bile yapmaktadırlar.
Sorun beka sorunudur. Çok fazla imtiyaza sahip olduklarından gitmeye niyetleri yoktur. Birçok konuda öncelikleri vardır. Türkler artık kendilerini dışlanmış hissedecek duruma gelmiştir.
Türkiye’nin Avrupa’yı para karşılığı sığınmacılardan koruma gibi bir lüksü olamaz. Astana toplantısındaki kaydedilen uygulanmanın gerçekleşmesini beklemek de hayalden öteye geçemez.
Sığınmacıların ülkelerine dönüşü için ilgili ülkelerle derhal anlaşma yapılmalı, anlaşmayla dönmeleri mümkün olamıyorsa, Muhacir/Ensar düşüncesi bir kenara bırakılıp, gitmeye mecbur kılınmalıdır. Bu ülke bizimdir. Kanla, canla acıyla kurulmuştur. Başka ülkemiz yoktur.