Suriyeliler için Yeni Anayasa!
Aydın Ünal, Yenişafak’taki yazısında, “Suriyeliler gitsin” diyenlere hitaben yazdığı yazıda “Suç mu işliyor Suriyeliler? Hapishanelerdeki katiller, hırsızlar, tacizciler, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları senin soydaşın, vatandaşın, hemşehrin, fikirdaşın, partidaşın, yoldaşın değiller mi? ‘Suriyeliler gitsin’ deme hakkını nereden alıyorsun en başta? Kim verdi sana bu hakkı? Memleketin tapusu senin üzerinde mi? Ne yaptın bu memleket için ki kendini sözcü görüyorsun?” ifadelerini kullandı.
Ünal, “Eğer bu ülkeden birinin gitmesi gerekiyorsa sen git!” dediği ve her türlü olumsuz sıfatı yüklediği insanlara “Vallahi bu ülkede seninle yaşamaktansa, 5 değil 50 milyon Suriyeli ile yaşamayı tercih ederim. Senle olandan çok daha fazla ortak yanım var onlarla. Senle olandan daha uzun tarihi birlikteliğim var. Sen bana Suriyeliden çok daha yabancısın.” dedi.
***
Ünal, kendi ruh halini yansıtmış ama dünyada 50 milyon Suriyeli yok! 2024 yılında Suriye nüfusu, tahmini olarak 23 milyon civarında... Hepsini getirsek yeterli olmuyor! Aydın Ünal, Suriyelilerin Türkiye’de hızla çoğalabileceğini ve 50 milyona ulaşabileceğini öngörüyor herhalde!
Kendi vatandaşına her türlü olumsuz sıfatı yükledikten sonra “Suriyelileri tercih ederim. Sen bana Suriyeliden daha yabancısın” diyebilmek için fikir yerine “kin” saklıyor olmak gerekir!
Her milletin içinde iyiler ve kötüler vardır. Yalnız, sorunu “Suriyeliler gitsin diyenler” diyerek ortaya koymak tam bir çarpıtmadır. Asıl sorun, ABD’nin, Suriye’de iç savaş çıkarmak, Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak ve buradan sürdüğü insanlarla Türkiye’nin nüfus yapısını değiştirmek için AKP iktidarını kullanmasıdır.
Suriyeliler, Afgan ordusunun askerleri ve Afrikalılar, Türkiye’nin nüfus yapısını değiştirmek üzere Türkiye’ye gönderilmiştir. Bunlar yetmemiş, 72 millete vatandaşlık satılmıştır! ABD destekli PKK/PYD, Suriye’nin kuzeyini boşaltmak için bölgede terör estirmiş ve halkı Türkiye’ye sürmüştür. Gidenlere dokunmamış, kalanlara zulmetmişlerdir.
ABD, böylece Türkiye’nin nüfusunu çeşitlendirirken, bir taraftan da “Yeni nüfusa göre Yeni Anayasa” yapılması için baskıları arttırmıştır.
Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde, Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarıp, bir Orta Doğu federasyonu hâline getirmek, Abdullah Öcalan’ın hedefiydi. Bu hedefi Öcalan’a, yakalanmadan önce ABD’nin Moritanya eski büyükelçisi David Korn göstermiş, yakalandıktan sonra da CIA ajanları kendisiyle görüşerek projenin ayrıntılarını anlatmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı, David Korn'un, 28 yıl önce Abdullah Öcalan ile yaptığı sohbeti yabancılar bülteninde yayınlamıştı. Ben de röportajın özetini o zamanki Akşam gazetesinde okurlarıma duyurmuştum...
***
Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir Anayasa yapmak istediği de kendi sözleriyle ortadadır. Erdoğan, “İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz.” diyor.
“Milletin çeşitliliğini yansıtacak bir Anayasa” lafı ile “tek millet, tek vatan tek devlet” sloganı bağdaşmıyor ama Erdoğan, nabza göre ikisini de kullanıyor...
Anayasa, milletin çeşitliliğini yansıtırsa ne olur? Devlet, millî devlet olmaktan; Türk devleti olmaktan çıkar. Zaten hedefleri de budur. Açık açık söylüyorlar!
Bu sebeple, milletini veya vatandaşını kötüleyip, başka bir ülkenin vatandaşları ile daha çok ortak yönü olduğundan bahsetmek ve onlarla yaşamayı tercih ettiğini söylemek, bilerek veya bilmeyerek Büyük Orta Doğu Projesi’ne hizmet etmek demektir.
***
Amerikalı yazar John W. Whitehead, Hüseyin Vodinalı’nın tercümesine göre son makalesinde, ABD hükümetini suçlarken, “Bir suçu ifşa etmek suç işlemek olarak görüldüğünde, suçlular tarafından yönetiliyorsunuz demektir. Mevcut hükümet ikliminde, vicdanınıza itaat etmek ve polis devletinin gücüne karşı gerçeği söylemek, sizi kolayca bir ‘devlet düşmanı’ haline getirebilir. Hükümetin sözde ‘devlet düşmanları’ listesi her geçen gün büyüyor. Karşı karşıya olduğumuz şey, iktidara o kadar aç, paranoyak ve iktidar üzerindeki boğucu hâkimiyetini kaybetmekten korkan bir hükümet ki, otoritesine meydan okumaya cesaret eden herkese savaş açmak için komplo kuruyor.” diye yazdı.
Tıpkı Ergenekon, Balyoz komploları gibi değil mi? Önlerindeki engelleri kaldırmak için hak edenleri değil, FETÖ’cüleri tuğgeneralliğe yükseltirken Atatürkçü subayları tamamen tasfiye etmek için Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını yaptılar! FETÖ’cülerin darbe girişiminden faydalanarak da yönetim sistemini değiştirdiler, şimdi sıra milletin çeşitliliğine geldi!
Bu arada altlarındaki zemin kayıyor... Bu sebeple öfkeliler...