Suriye’de neler oluyor? (25 Ağustos 2011)
Suriye’den dönerken THY uçaklarında Yeniçağ olmadığını bildiğim için diğer Türk gazetelerine göz atabildim. Dışarıdan bakınca Türkiye gazeteleri, Amerikan basını gibi görünüyor. Hatta, Amerikancılıkta Amerika’yı bile geride bıraktıkları ortada.
Bu durum, iktidara yalakalıktan kaynaklanıyor ama Amerikan yalakalığına dönüşmüş... Zaten, aynı basının elemanları, Suriye’den haber yazdırırken gözümüzün önünde yalan söylüyordu..
Tabii iki gün içinde her şeyi anlamak mümkün değil ama, çok güvenilir, objektif kaynaklardan bilgi aldım. Ayrıca Hama şehrine de gittik.
Peki neler oluyor Suriye’de?
***
Hama şehri, kökleri Emevi-Abbasi dönemine kadar dayanan geleneksel bir yapı üzerinde yaşamaya devam eden bir şehir. Üç önemli aşiret var ve bunlar Selefi yorumlar da dahil İslam’ın radikal görüşlerini benimsiyorlar. Suudi Arabistan ile ilişkileri çok iyi. Suudi Arabistan’da yaşayan ve Hama’ya gidip gelen çok sayıda insan var. Ayrıca, Lübnan’daki Hariri ailesinin, Suriye’deki iç kargaşayı desteklediğine dair bilgiler var. Hatta Lazkiye’nin bir mahallesinde terör eylemleri yapan gruplara deniz yoluyla Hariri’den yardım gitmesin diye Suriye savaş gemileri kıyılarda dolaşınca bunu dünyaya, “Suriye, Lazkiye’yi bombalıyor” diye yansıttılar.
Yalan üretim merkezlerinden biri El Cezire televizyonu ama Türkiye televizyonları da son zamanlarda onlardan aşağı kalmıyor.
Hama’da silahlı gruplar, polis karakollarına, bankalara, hastanelere bombalı saldırılarda bulunuyor. Güvenlik kuvvetleri müdahale edince de bunu dünyaya, Suriye Hama’yı bombalıyor diye duyuruyorlar. Oysa Hama yerinde duruyor. Sadece teröristlerin yaktığı binalarda hasar var.
Hama’daki olayların başını çeken ordudan atılma bir general. Adı Arur. Ordudan, kendi personeliyle fiili livata suçu işlediği gerekçesiyle atılmış birisi.. Kendisi Suudi Arabistan’dan yayın yapan bir televizyon kanalı üzerinden Hamalıları kışkırtıyor. Televizyondan “15 gün Allahüekber diye bağırırsanız, yer yarılacak, bütün Aleviler içine girecek” diyebilen bir kişi ve Hama’da bağnazlık yoğun olduğu için adamın dediğini yapıyorlar!
Yani Suriye’deki ayaklanmayı sapık bir general yönlendiriyor.. Ayaklanmaya katılanlar ise yabancı değil, ama Katar’da bir haftalık eğitimden sonra Sırbistan’da ve ABD’de kısa eğitimlerden geçirilmiş Suriye vatandaşları.. Çoğunluğu Müslüman Kardeşler Örgütü’nün kontrolünde.. Yani ülkenin dört bir tarafında çok sayıda silahlı, bombalı insan var ve bunlar “Suriye’de ayaklanma var, Beşar Esad kendi vatandaşını öldürüyor” dedirtebilmek için aynı anda çeşitli şehirlerde eylemler yapıyor, kan döküyor. İşte demokrasi talepleri dedikleri bunlardan ibaret. ABD, Suudi Arabistan, Lübnan’daki Hariri ailesi ve Katar’ın birlikte tezgahladığı bir ayaklandırma girişimi bu. Hedef, Amerika’ya Suriye’ye müdahale edebilmesi için gerekçe oluşturmak!
***
Son gün görüştüğümüz Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Faysal Miktat, sorum üzerine, “El Kaide örgütü, liderleri El Zevahiri’nin ağzından Suriye’de bulunduklarını ve eylemleri desteklediklerini açıklamıştır. Yine Müslüman Kardeşler Örgütü eylemlerin içindedir. Bunlar uyuşturucu ve mafya örgütleriyle de işbirliği içindedir. Eylemci olarak, genel afta çıkmış, eski mahkûmları kullanıyorlar. Kendilerini dindar olarak tanıtan ama gerçekte dini dar olan kimselerden para yardımı alıyorlar. Ağırlıklı olarak silahlar Irak’tan, Lübnan’dan, Ürdün’den ve kısmen de Türkiye’den geliyor. Bunların resmi kurumlarla ilişkisi yok elbette ama teröristlerin ellerinde gelişmiş teknolojik araçlar, uydu telefonları ve bilgisayarlar var” dedi.
Suriye hükümeti, derdini, her türlü riski göze alarak Suriye’ye giden bizim gibi gazetecilere bile anlatmakta güçlük çekiyor. Yani iletişimi beceremiyorlar. Kendi ülkeleri aleyhine başlatılan propaganda savaşına anında cevap veremiyorlar. Bunun sebebi, herkesin icraatı başkasından beklemesi ve sorumluluk üstlenmek istememesi de olabilir. Bunun da sebebi, bugüne kadar insanların kendi inisiyatiflerini kullanamamış olmasıdır.. Yani, Suriye’nin bu propaganda savaşından galip çıkması pek mümkün değil.
Peki ABD Suriye’ye müdahale edecek mi veya Türkiye’nin müdahale etmesini sağlayabilecek mi? Onu da yarın ele alalım..