Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Sukünet kalıcı değil

Son günlerde dış politikada, güvenlikte ve ekonomide sakin bir görünüm var. Bunda ABD başkanlık seçiminin sonuçlanmasının, Karabağ savaşında anlaşma sağlanmasının, koronavirüs için aşı bulunduğunun açıklanmasının, Doğu Akdeniz'de dikkatin İzmir depremine çevrilmesinin rolü olduğu söylenebilir.

Bu durum her şeyin sütliman olduğu anlamına gelmemelidir. Yakın bir gelecekte bu konularda, Libya, Suriye ve buna eklenebilecek diğer konularda yeniden hareketlenme beklenmelidir. Hazırlıklı olmakta ve ön alıcı tedbirler almakta yarar görülmektedir.

Biden ne yapacak?

Biden'in Türkiye aleyhinde ifade ettiği konulardan hangisinin üzerinde yoğunlaşacağı henüz belli değildir. Bunu Ocak ayından sonra izleyeceğiz.

Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularındaki tavrını Rum-Yunan ikilisinden yana devam ettirmesi sürpriz olmayacaktır.

CAATSA yaptırımları konusunda defalarca kararlılığını belirten Biden'in, istese dahi, uygulamadan vazgeçeceği beklenemez. Ancak yaptırımlardan yumuşak olanları mı, yoksa sert olanları mı seçeceği önemli olacaktır.

Halkbank konusunu, yasaları da zorladığı için, Trump gibi devam ettirmesi mümkün görülmemektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanı ve yakınları için hazırlandığı söylenen mal varlığı raporu, gelişecek ilişkilere bağlı olarak gündeme gelebilir.

Türkiye ekonomisini zora sokacak girişimlerde de bulunabilir.

Ancak muhtemel bu uygulamalar ve diğer ilişkilerde göz önünde bulundurulması gereken iki seçenek vardır. ABD Türkiye'yi, ya hem kendisi, hem NATO, hem de bölge güvenliği açısından kaybetmek istemeyecek ya da gözden çıkaracaktır.

ABD çıkarlarını gözeten bir devlet geleneğine sahiptir. Kararlar ve uygulamalar, sadece başkana bağlı değildir. Bunlarda Dışişleri, Pentagon, CIA da önemli rol oynar. Ayrıca sermaye çevreleri, lobiler ve STK'ların da etkisi vardır. Bu nedenle tutumunu, Türkiye'yi kaybetmeyecek şekilde dengelemesi beklenmektedir. Önemli olan Türkiye'nin taviz vermemeye özen göstermesidir.

Diğer taraftan alacaklı olanın, alacağını tehlikeye atmamak için, borçlu olanı arayıp sağlığını ve hatırını sorması, hatta ona yardımcı olması gibi, ne ABD'nin ne de sermaye çevrelerinin Türkiye'yi ekonomik zorluklar içine sokmayı arzu etmeyeceği değerlendirilmektedir.

Karabağ'da ateşkes ve anlaşma

Azerbaycan-Ermenistan savaşı, Rusya'nın araya girmesi ve tarafları ikna etmesiyle sona ermiş ve anlaşma sağlanmıştır. Bunda Azerbaycan'ın mutlak zaferi etkili olmuştur.

Ermenistan'ın yeterli dersi aldığını ve Azerbaycan'ın da işgal edilen topraklarının çoğunu kurtardığını, Dağlık Karabağ'ın tümünü de kısa sürede işgal edebileceğini gören Rusya, inisiyatifi ve kontrolü kaçırmamak için araya girerek savaşı sonlandırmıştır.

Azerbaycan, Ermenistan'ın işgalindeki 7 reyondan 5'ini ve Dağlık Karabağ'ın da bir kısmını geri almıştır. Kalan yerler de anlaşmaya göre bu ay sonuna kadar terk edilecektir. Şuşa, Azerbaycan tarafından ele geçirildiğinden onda kalacaktır. Bu durumda Azerbaycan, işgal edilen topraklarına Şuşa'yı da dahil ederek yeniden kavuşmuştur.

Ermenistan-Dağlık Karabağ ve Azerbaycan-Nahçivan arasında birer ulaşım koridoru ihdas edilecektir. Bu koridorlar ve Dağlık Karabağ'da Rus Barış Gücü konuşlanacaktır. Rusya, Azerbaycan'ın istemesine rağmen, barış gücünü Türkiye'yle birlikte oluşturmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Bu durumda Dağlık Karabağ'ın kontrolü şimdilik Rusya'da olup, gelecekteki statüsü ise belli değildir. Rusya, Dağlık Karabağ konusunda Türkiye'yle fikir ayrılığı olduğunu, görüşmeyi sürdürdüklerini açıklamıştır. Son görüşmeye göre, Türkiye'nin gözlemci olarak katılımı sağlanmış görünmektedir.

Dağlık Karabağ'da demografik yapının Azerbaycan lehine oluşması beklenmektedir. Rusya'nın bölgede, özellikle Dağlık Karabağ'da, bazı pürüzler bırakarak her an müdahale edebilme imkânını elinde tutmaya ve barış gücü uygulamasıyla da kontrolü sağlamaya özen gösterdiği gözden kaçmamıştır.

Piknik düzenleme

Maraş bölgesi, KKTC egemenliğinde ve TSK'nın kontrolündedir. Türkiye ve KKTC'nin en üst düzeydeki yetkililerinin 15 Kasım'da burada piknik düzenlemesi, alınan kararın arkasında durulduğunu göstermesi açısından olumlu bir gelişmedir. Ancak bu uygulamanın, Ege'de işgal edilen 18 adamızın geri alınarak oralarda da yapılması, daha heyecan verici ve anlamlı olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları