Sporla aklamak; İslâmla yıkamak!
BBC, “Suudi Arabistan'da futbol kulüplerinin milyarlarca dolarlık transfer çılgınlığının arkasında ne var?” başlıklı bir analiz yayınladı.
BBC Farsça Servisi’nden Pooria Jafereh’in analizine göre “Bu yıl transfer döneminde Suudi kulüpleri, yüksek profilli oyuncuları ülkeye çekmek için yaklaşık 1 milyar dolar harcadı. Suudi yetkili Carlo Nohra'ya göre Suudi Arabistan hükümeti, Pro Lig'in, gelir ve kalite açısından dünyanın en iyi liglerinden biri olmasını hedefliyor.
Suudi Arabistan aynı zamanda, kötü insan hakları sicili ile gölgelenen imajını yumuşatmak için sporu nasıl kullanılabileceği üzerinde çalışıyor. Benzer bir yaklaşım sergileyen başka ülkeler de vardı. Daha önce Suudi Arabistan'ın komşuları Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar da spora büyük yatırımlar yaptı. BAE Manchester City'nin, Katar da PSG'nin kontrolünü ele geçirdi.
Katar, 2022'de FIFA Erkekler Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptı, turnuva ilk kez Orta Doğu'da ve Müslüman bir ülkede organize edildi.
Suudiler de Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak istediklerini açıkladı.”
Analizin “Sportswashing (Sporla aklama)” ara başlıklı bölümünde ise şöyle deniliyor:
“Suudi Arabistan'ı eleştirenler, ülkenin yatırımlarına, ‘sportswashing’ (sporla aklama) ifadesiyle tepki gösteriyor. Yatırımlarla, muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi gibi insan hakları ihlalleri sonrası Suudi Arabistan'ın itibarının artırılmasının hedeflendiğini söylüyorlar.”
***
Türkiye’de ise dünyanın en iyi kadın voleybol milli takımı haline gelen sporcular, sözde İslami kaygıları olan bazı isimler tarafından hedef gösteriliyor. Takımda, eşcinsel bir sporcu bulunmasını öne çıkarıyorlar ama bugüne kadar dini vakıflarda erkek çocuklarına tecavüzlerle ilgili ağızlarını bıçak açmadı! Yedi yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesini de savunuyorlar. Yani asıl hedefleri başka...
Kadın voleybolcuların kıyafeti, sadece İslam ülkelerinde değil bütün dünyada eleştiriliyor ama Türkiye’de bu tartışmayı başlatanların asıl hedefi, kadını eve kapatan, kızların okumasını yasaklayan Taliban tipi bir toplumsal yapı kurmaktır.
Bu tartışmayı yapanlar, FETÖ’nün, başarılı futbolcuları kazanarak, Galatasaray gibi bir takımı, hatta A milli futbol takımını dönüştürmeye çalışmasına destek olanlardır. Fenerbahçe’ye yapılan FETÖ operasyonu da aynı hedefe dönüktü...
O zamanlar büyük futbol takımlarını ele geçirerek, milyonlarca taraftar ve gençlik üzerinden, ülkenin kılcal damarlarına nüfuz etmek ve toplumsallaşmak istiyorlardı. Asıl hedefleri ise Türkiye’nin yönetimine el koymak ve rejimi değiştirmekti...
Son dönemde de Trabzonspor adı, Fener Rum Patriği’ni, “ekümenik” yani “cihan patriği” olarak kabul ettirmek için kullanılıyor! Öyle ki patriğe, “Ekümenik Patrik Bartholomeos” yazılı bir Trabzonspor forması bile hediye edildi. Talimatın Ankara’dan geldiği anlaşıldı! Sözde İslamcılar, buna da ses çıkarmadı!
***
Benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim, BBC’nin haberindeki “Sportswashing” yani “Sporla aklamak” kavramıdır.
Suudi Arabistan yönetimi, eski bir istihbarat görevlisi olan Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul Başkonsolosluğu’nda doğramayı, Ronaldo ve Neymar gibi futbolcuları transfer ederek unutturabilir mi göreceğiz...
Türkiye’de ise hacmi 1 trilyon doları geçen yolsuzluk ve rüşvet paralarının yurt dışına kaçırılması, İslam’la yıkanarak unutturulamadı ama muhalefet, terörle özdeşleştirilerek, mevcut iktidarın yerli ve milli olduğu fikri seçmenin yarısına kabul ettirildi!
Ülkenin nüfus yapısı ise ensar-muhacir edebiyatı ile değiştirildi! Kısacası İslam dini, tarih boyunca olduğu gibi yine haksızlığı, adaletsizliği kabule vasıta kılındı. Şimdi de “çeşitli” dedikleri bir millet yapısını Anayasal hale getirerek, halkı, milli devleti yıkıp, ümmet devleti kurmak için ikna etmeye çalışacaklar. Asıl hedefleri ise ümmet devleti de değil; İslam kalkanını kullanarak Anadolu’da Türk egemenliğine son vermektir!
İslam’la yıkamak da budur.