Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Söylenenlerin tam aksine her şey eskisi gibi olacak

Korona virüsünün dünyayı etkisine almasının beşinci ayındayız. Sosyal açıdan büyük sarsıntılar geçirildi. Ekonomik boyutu ise ağır hasar yarattı. Anlaşıldığı üzere tam etki sağlayacak ilacın ve aşının bulunmasına daha aylar var. Bulunsa dahi bunların etkin olarak kullanılması ve sonuç alınması da zaman alacak. İyimser bir tahminle, bu arada başka bir virüsle karşılaşmazsak, bir yıl daha bu pandemiyle yaşayacağız.

Vaka sayılarında önemli bir değişiklik yok. Bilakis yer yer artış da göstermesine rağmen tedbirler gevşetiliyor. Hatta araya başka olaylar girdiğinde konunun ikinci plana itildiğini ve hatta kanıksanmaya başladığını da görmekteyiz. Bu da bize, virüs gündemden düşecek kadar etkisini kaybettiğinde, yeni bir dünya düzenine geçileceği, ülkelerin ilişkilerinin değişeceği, yeni bir yaşam tarzı oluşacağı beklentilerinin doğruyu yansıtmadığını göstermektedir.

Ülkeler arasındaki ilişkilerde değişim var mı?

Bu pandemiden en fazla etkilenen, sosyal ve ekonomik açıdan çok kayıp yaşayan ABD'nin, Çin'le ekonomik savaşında fazla bir değişiklik olmamıştır. Rusya'yla rekabetini her fırsatta uygulamayı sürdürmektedir. Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'deki politikası aynen devam etmektedir. Türkiye'yle ilişkilerinde, anlaşmazlıklarında veya Libya'da olduğu gibi, menfaati olan yerlerde işbirliğinde bir değişiklik yoktur.

Rusya'nın ve Çin'in de durumu ABD'den pek farklı değildir.

Pandemiden çok zarar gören AB ve diğer Avrupa ülkeleri de, ekonomiyi canlandırmak uğruna birçok riski göze alarak, rekabette diğer ülkelerden geri kalmamaya çalışmaktadır. Genel dış politikalarında da fazla bir değişim görülmemektedir.

İç politikalarda ve Sosyal alanda değişim var mı?

ABD'de siyahi bir insanın polis tarafından öldürülmesinin yarattığı infial yıkıcı gösterilere, hatta yağmalara sebep olmuş, olaylar dünyada da yankılanmış ve gösteriler yapılmıştır. İkinci bir siyahinin öldürülmesi olayları daha da tırmandırmıştır. Buna ABD'de yaklaşmakta olan başkanlık seçimi gerginliğinin de eklenmesi, tepkileri daha da değişik boyutlara taşımıştır.

Bu aşırı infialde, gerek ABD'de gerekse diğer ülkelerde, pandeminin insanlar üzerinde yarattığı sosyal, psikolojik ve ekonomik baskının rolünün olduğu da bir gerçektir.

Türkiye'deki iç politik gelişmelere ve konulara bakıldığında da, pandemiden dahi siyasi çıkar sağlamaya çalışıldığına şahit olunmaktadır.

Türkiye açısından bir değişim olacak mı?

Dış politika ve güvenlik konularındaki gelişmeler, pandemi başlangıcında ve devamında 1-2 ay süreyle önemini ve aktivitesini kaybetmemekle birlikte, sadece ikinci planda konuşulan konular olmuştur. Ancak daha sonra, virüs etkisini devam ettirmesine rağmen, gündemde yeniden birinci planı işgal etmeye başlamıştır.

Suriye'de kuzey bölgede ABD, otonom Kürt yönetimi kurma çabalarını PYD/YPG/PKK üzerinden sürdürmektedir. Türkiye'nin bunu önleme mücadelesi devam etmektedir.

İdlip'de değişen bir şey yoktur. Rusya destekli rejim güçleri ilerlemesini sürdürmektedir. Rusya'yla Türkiye'nin M-4 karayolundaki devriye faaliyeti göstermelikten ileri gitmemektedir. Anlaşmazlık devam etmektedir.

Doğu Akdeniz'deki deniz sahalarının kontrolü ve kullanımındaki hak arama mücadelesi ve Libya'daki girişimlerimiz başarıyla sürdürülmektedir. Ancak bunun, İsrail ve Mısır'la yapacağımız karşılıklı Deniz Alanlarının Sınırlandırılması anlaşmalarıyla taçlandırılarak bütünleştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ülkelerin de anlaşmaya istekli oldukları dikkate alınmalıdır.

Libya'da, Rusya'yla yaşadığımız düşünce farkı sahaya da yansımıştır. Anlaşmazlık daha da artmıştır. Bunun diğer konulara bulaşma olasılığına karşı politik tedbirlere ihtiyaç bulunmaktadır. Dışişleri ve Savunma bakanlarının Türkiye'ye ziyaretlerini ertelemeleri manidardır.

İç politikada da, ekonomik durumun yarattığı karamsarlığı kamufle etmek için yaratılan suni gündemlerle kamuoyu meşgul edilmeye çalışılmaktadır.

Görüldüğü üzere şu anda dahi değişen fazla bir şey yoktur. Gelecekte ise, "Allah korusun" başka bir afetle karşılaşmazsak, hiç olmayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları