Sorun ekonomik değil psikolojik mi?
Erdoğan, kabine toplantısı sonrası ağırlıklı olarak ekonomi üzerinde durdu ve deprem felaketi ve küresel ticarette yaşanan küçülmeye rağmen elde edilen büyüme başarısının, istihdam ve üretimin korunmasını sağladığını belirtti. Erdoğan, bu verilerin açıklanmasıyla pek çok uluslararası kuruluşun Türkiye'nin 2023 büyümesiyle ilgili tahminlerini yukarı yönlü revize etmeye başladığını bildirdi.
“Türk siyasetinin muhalefet cenahındaki kifayetsiz ama bir o kadar da muhteris iklimin, bilim insanları, medya mensupları ve bunlardan beslenen kesimleri de zehirlediğini” öne süren Erdoğan, "Evine, arabasına, malına, hizmetine, ekonomik gerekçelerle izah edilemeyecek fahiş fiyatlar işleyerek enflasyonla mücadelemize zarar verenleri işte bu zehirli iklim yoldan çıkarmaktadır. Ağustos ayı verileriyle birlikte yıllık enflasyonun yüzde 56'ya yükselmesi hayat pahalılığıyla mücadelemizi daha sıkı yürütmemiz gerektiğine işaret ediyor." dedi.
Erdoğan, "Döviz kurundaki ve enflasyondaki yükseliş de fiyatları doğrudan etkiliyor. Ancak etiketlerde ve ilanlarda tüm bu faktörlerdeki değişimlerle izah edilemeyecek yüksek oranlarda fiyat artışları yapıldığına şahit oluyoruz.” diyerek çalışanların ücretlerine yapılan her artışın, daha para insanların cebine girmeden katbekat fazlasıyla A'dan Z'ye her ürüne, her hizmete yansıtıldığından şikâyetçi oldu!
Erdoğan, “Kurdaki ve enflasyondaki artış oranlarının ötesinde bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da karşımızdaki sorunun ekonomik değil, psikolojik olduğuna, hayat pahalılığıyla, enflasyonun farklı gerçekleri gösterdiğine işaret ediyor." sözlerinden sonra aşırı fiyat artışı yapanlara kesilen cezalardan bahsetti...
***
Kısacası, ekonomideki kötü gidişattan Erdoğan’dan başka herkes sorumlu! Küresel ekonomiye yön verenler, döviz ve petrol fiyatlarındaki artış, kifayetsiz muhalefet, otomobil satıcıları, ev sahipleri, mal ve hizmet üretenler... Özetle resmî enflasyon oranından fazla zam yapanlar... Yani seçmenler!
Peki ama enflasyon gerçekten yüzde 56 seviyesinde midir, yoksa yüzde 130’a mı dayanmıştır. TÜİK’in açıkladığı yüzde 56’lık enflasyon rakamına neden kimse inanmıyor?
Herkesin mi psikolojisi bozuk? Öyle ya, herkes, çarkı döndürebilmek için ürettiği mala veya hizmete zam yapıyor... Döviz fiyatlarına bakılırsa, 2022 Eylül ayının bugünlerinde dolar 18.22’den, benzin ise 18.66’dan satılıyordu. Bugün dolar 27 lira, benzin ise 38.66 lira! Görüldüğü gibi dolardaki artış yarı yarıya ama benzindeki artış iki katından fazla... Tabii bu durum, beş bin liralık ev kirasının 15-20 bin lira olmasını gerektirmez ama sadece döviz ve benzin esas alınsa bile ikisinin ortalamasının yüzde 56’dan çok fazla olduğu kesin...
***
Bir ülkeyi yönetenler, ekonomik verileri doğru açıklamazsa, devlete olan güven kaybolur. Erdoğan, hayat pahalılığıyla, enflasyonun farklı gerçekleri gösterdiğini kabul ediyor ama bunun sebebinin mal ve hizmetlere enflasyon oranından fazla zam yapılması olduğunu iddia ediyor...
Resmî enflasyon rakamının doğru olduğunu kabul etseniz bile işçi, memur ve emekliye yapılan zamlar neden bu oranın altında öyleyse? 7500 lira maaşa layık görülen emeklilerin durumu neden hiçbir hesaba sığmıyor!
Emekliye verilen maaşla belki insanın karnı doyar ama işte o kadar... Bu kadar hak, kölelik döneminde de vardı...
***
Tabii, “enflasyonun sebebi faizdir” kabulünün, Türk lirasından kaçışı hızlandırdığını, Erdoğan’ın önlem olarak Kur Korumalı Mevduat uygulamasıyla, parası olanlara para kazandırdığını, bu karardan vazgeçtiğinde de parasını çekenlerin yine dövize koştuğunu, bunun, değirmende gözü kapalı olarak dönme dolabı döndüren atın durumundan bir farkı olmadığını görmek gerekiyor... Yalnız, at durursa, kıçına bir şaplak atmak gerekiyor ki Erdoğan da galiba bu konuşmayla onu yapıyor...
Sorun gerçekten ekonomik olmaktan çıktı ama bozulan halkın psikolojisidir...