Siyasi krizin kaynağı ve çözüm yöntemi!
İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, "TBMM yaklaşık 2 aydır çalışmalarına ara vermiş durumda. Muhtemelen darbe dönemleri hariç TBMM en uzun arayı verdi. Maalesef toplumun sorununu çözecek kurum olan Meclis şu an çalışamıyor." dedi.
Zaten yeni yönetim sistemi, 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra "güçlü devlet" sloganlarıyla kurulmuştur ve CHP tarafından "20 Temmuz darbesi" olarak adlandırılmaktadır.
***
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Türkiye Büyük Millet Meclisi kurmuştur. Evet, mücadeleyi başlatan ve sürdüren, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları yani askerlerdi ama Erzurum ve Sivas'ta toplanan milletin delegeleri, Ankara'da milletvekili sıfatıyla bir araya gelmiş, düzenli ordu bu girişimden sonra kurulmuştu. Yani meşruiyetin kaynağı doğrudan doğruya milletin kendisi idi.
Bu durumu Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi kitabında şöyle nakleder:
"... Meclis'in toplanma çalışmalarını sürdürdüğü sırada Ankara'ya gelmiş olan Yunus Nadi Bey para, ordu, silâh, cephane gibi şeylerin yokluğunu görünce, Mustafa Kemal Paşa'ya; her şeyden önce ordu kurulmasını, Meclis toplamakla zaman kaybedilmemesini, ondan sonra meclisin toplanabileceğini tavsiye etmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 'Bir devre eriştik ki onda, her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak milli kararlara dayanmakla, milletin genel eğiliminde tercüman olmakla mümkündür. Evvela meclis, sonra ordu… Orduyu yapacak millet ve ona vekâlet edecek olan meclistir.' diye cevap vermiştir."
***
Günümüzde olan ise fiili durumun Anayasa ve yasa maddesi haline getirilmesidir. Hatırlarsanız, Devlet Bahçeli, "Doğru olanı Sayın Cumhurbaşkanının yasal ve anayasal sınırlara çekilmesidir. Bu olmayacaksa, ikinci yol fiili duruma hukuki yol aranmasıdır." diyerek hukuka aykırı bir devlet yönetim tarzını hukuki hale getirmekten söz etmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçim sistemiyle ilgili Anayasa değişikliğine itiraz edenler hakkında ise Bahçeli, "Türkiye'de fiili durumun devamını arzulayanlar, 15 Temmuz'dan sonra çok ciddi olayların yaşandığı bir ortamda kaos, kriz arzulayanlar, ikinci dalga darbecilerdir. Onu da önümüzdeki günlerde hep beraber görürsünüz" diye suçlama yapmıştı.
Anayasa değişikliği ise Meclis'te usulsüz şekilde oylanmış, açık oy kullanılmış, milletvekillerinin kabul oyu kullandıklarını grup başkanvekillerine ispat etmesi istenmiştir. Referandum da hukuka aykırı bir şekilde yapılmış, oylama sürerken, YSK'nın yetkisinde olmamasına rağmen mühürsüz oylar geçerli sayılmıştır.
Üstelik Anayasa'da Cumhurbaşkanının tarafsızlığı korunurken, bu maddeye aykırı olarak partili cumhurbaşkanlığı kabul edilmiştir. Şimdi herkes, partili cumhurbaşkanlığının Türkiye'yi kilitlediğinden söz ediyor…
Kısacası, yeni sistem, hukuki usuller çiğnenerek, karşı çıkanlar darbecilikle suçlanarak tehditle, baskıyla kabul ettirilmiştir. Referandum gecesi, diğer adayların neden ortaya çıkmadığı konusunda ise rivayet muhteliftir!
***
Şimdi geldiğimiz noktada, aynı kaynaktan beslenen partilerin millete "cumhur ittifakı" ve "millet ittifakı" diye birbirinin alternatifi gibi sunulması, durumu daha da kötüleştirmiştir. Şimdi aranan ise "Türkiye ittifakı"dır.
Bu arayış, mevcut durumun sürdürülemez olduğunun itiraf edilmesidir ama Türkiye, enerjisini, zamanını ve kaynaklarını boşuna harcamış, ekonomide, dış politikada ve kanun hâkimiyetinde gerileme yaşamış, hukuk devleti fiilen ortadan kalkmıştır.
Şimdi, CHP ve İYİ Parti'nin de içinde olduğu milli mutabakat hükümeti de kursanız, mevcut durumu sürdüremezsiniz. Çünkü başlangıçta yeleğin düğmeleri yanlış iliklenmiştir. Şimdi bütün düğmeleri çözmek ve hukuka uygun şekilde yeniden iliklemek zorundasınız.