Siyasette kaliteyi artırmak
Çağdaş dünyada karizmatik ya da eskilerin deyimiyle nev-i şahsına münhasır türden insanlar giderek daha çok siyaset ve yönetim dışı kalmaktadır. Bu durum toplum hayatına kitleyi, sıradanı, standardı ve vasatı daha çok egemen kılmaktadır.
Demokrasinin "bir adam, bir oy" kuralı sayı karşısında niteliğin ikinci plana atılmasına neden olmuştur. Yönetimlerin güçleri ve meşruiyetleri aldıkları oya bağlı olması, yönetimlere aldıkları oy kadar konuşma ya da yönetme hakkı tanınması kantiteyi kalite karşısında üstün duruma geçirmektedir.
En az kusurlu bir rejim olması dolayısıyla demokrasinin bu sakıncası "kadı kızının" kusuru olarak nitelendirilip sineye çekilmektedir.
***
Çağımız medeniyetinde fert, bilgisizlikle, bir çeşit kurnazlıkla ve içinde bulunduğu çevrenin derin bir şekilde etkilenmesinden doğan zihni bir zaaf ile karakterini buluyor.
Sıradan insanlar zahmeti azaltmak, rahatı artırmak, kitleleri izlemek ve geleceği düşünmemek gibi alışkanlıklar edinmişlerdir. Onlar kendileri için yöneticilerinin yorulmasını, çalışmasını ve kahramanlık yapmasını beklerler.
Halbuki demokratik toplumlar kurtarıcılara ve kahramanlara ihtiyaç duymayacak kadar ilerlemiş olan toplumlardır.
Demokratik toplumlar kurtarıcılara, kahramanlara değil nitelikli, işini iyi yapan ve üstün karakterli insanlara ihtiyaç duyarlar.
Toplumların ileri, gelişmiş, modern ve kendine yeterli hale gelmelerinde üstün nitelikli ve karizmatik kişiliklerin elbette çok önemli rolleri olmuştur.
Asıl olan, kurtarılacak durum ve şartların olmamasıdır.
Kurtarılacak bir şeyin olmadığı yerde kurtarıcıya ihtiyaç duyulmaz.
Bilinç, kültür, ilerleme ve gelişmişlik sorunlarını halletmiş toplumların "kurtar bizi baba" diye slogan atmaları için herhangi bir neden yoktur.
Son zamanlarda "kurtarıcılardan kurtulmak" sözü sıkça telaffuz edilmekte ve adeta kahramanların olmadığı bir dünya kutsanmaktadır.
Bu durum niteliksizlerin toplumu yönetmeleri anlamına gelmez.
Bugün ve gelecekte de toplumlar şu veya bu hiyerarşik düzeyde belirli bir kaliteye ve karizmaya her zaman ihtiyaç duyacaklardır.
Toplumların kazancı
Toplumları temsil edenlerde bulunan üstün özellikler onlara sorunlarını aşamada katkı sağlar. Tersi de doğrudur. Bu durum iç ve dış politikada da geçerlidir. Başarıyı yalnızca kendi fizik ve zihni eylemlerinden bekleyen, kendine güvenen ve karizmatik birey, temsil ettiği toplumun çıkarlarından asla taviz vermez.
Onur ve erdem sahibi insanlar teslimiyetçiliği, tavizciliği ve başkalarından dilenmeyi siyaset olarak niteleyemezler.
Toplumlar ciddiyetsiz tavırlıların, laubali karakterlilerin ve argo konuşanların ardına takıldıklarında fiziksel ve ruhsal yoksulluğun merkezine doğru yol almış olurlar.
Toplumların önlerine ahlaken, fikren ve fiziksel yönden en iyi durumda olanları geçirmesi toplum kalkınması bakımından bir gereklilik değil, şarttır.
Başarı için yöneticilerin fizikî/zihnî özelliklerinden ziyade stratejik istikametlerinin ve uyguladıkları yöntemlerin doğru olması gerekir.
Meziyetler önemli
Yöneticiler fizikî ve zihnî yetersizliklerini bir takım meziyet ve yöntemleri kullanarak aşabilirler.
Yetenek ve istikamet sorunu olmayan yönetimler, aşağıdaki yöntem ve ilkelerle yeteneklerini zenginleştirdiklerinde başarı için daha fazla bir şeye ihtiyaç duymayacaklardır.
Yeteneklere ilave edilmesiyle kesine yakın başarı üretebilecek meziyet ve yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:
-Şerefe kıyma yerine rahata kıymayı tercih etmek,
-Rahatsız eden olayları halının altına süpürmek yerine üstüne üstüne gitmek,
-Rakiplerini karalamak yerine onları anlamaya çalışmak.
-Onlarla mücadele için özel ordular kurmak yerine onları ya yanlarına çekmek ya da tarafsız kılmak,
-Mücadeleyi içe değil dışa; astlara karşı değil üstlere karşı yapmak,
-Düşüncenin bir tercih değil, bir başlangıç olduğuna inanmak,
-Olaylara mikroskopla değil teleskopla bakmak,
-Hayallerin hatıralar tarafından yönetilmesine izin vermemek,
-Kendilerinden daha yetenekli kişilerle çalışma başarısını göstermek.