Siyaset yapmak terör kapsamına mı alınıyor?
Türk kamuoyu, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmak istenmesine karşı kilitlenmeye başlamışken, sabah Ergenekon operasyonu ile uyandık. Gözaltına alınan kişilere ve ikinci iddianameye bakılırsa, Özden Örnek ve Mustafa Balbay’ın günlüklerinden yola çıkıldığı ve darbe hazırlıklarının soruşturulduğu anlaşılabilir. Bu çerçevede, Cumhuriyet mitinglerini destekleyen rektörlerin de gözaltına alındığı belli.
Gözaltına alınanlardan Erol Manisalı dışında hiçbiri ile tanışmıyorum. İçlerinde geçmişte, sert eleştiriler yönelttiğim birkaç kişi de var.
Tablodan anlaşılıyor ki, artık “Ergenekoncu” iddiası, Türkiye’de muhaliflere karşı bir demoklesin kılıcı gibi kullanılıyor. Darbe iddiaları soruşturulacaksa, Cumhuriyet mitingleri ile bağlantı kurulacaksa bugüne kadar neden beklendi?
* * *
Kanal B’nin sahibi Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın Patara Oteli’nde düzenlediği toplantı, daha yenidir. Yani, darbeci denilen komutanların emekli edilmesinden çok sonradır. Ben davetli değildim ve zaten davet edilsem de katılmayacağımı, hareketi desteklemediğimi yazmıştım. Fakat, o toplantı, kamuoyuna açık bir siyasi parti kurma hazırlığı idi, hukuka aykırı hiçbir yönü yoktu. Bunun dışında ne gibi bir iddia var onu bilmiyoruz.
Benim karşı çıkış gerekçem, siyasi hareketlerin halkın içinden ve halkın katılımı ile oluşabileceğini düşünmemdir. Yani tepeden birkaç aydının tasarlaması ile bir hareket gelişmez.
Biz, bu girişimleri, 12 Nisan 2006’da bu sütunda “Yükselen milliyetçiliğe karşı panik ataklar!” diye incelemiş ve yükselen milliyetçiliğin kendi liderini çıkaracağını görenlerin “ulusal mutabakat” adı altında “yükselen milliyetçiliğin başka yönlere kanalize edilmesi” girişiminde bulunduğu tespitini yapmıştık.
Hatta Yalçın Doğan, o günlerde “Bu çıkmazı aşmak üzere, bir grup, sağda ve solda uzun arayışlara giriyor. Sağ ile solun ortak arayışı, ulusal mutabakatta, iki isim öne çıkıyor. Mehmet Haberal ile Yılmaz Büyükerşen. Haberal sağda, Büyükerşen solda. Haberal siyasete girmek istemiyor. Büyükerşen ise zaten siyasetin içinde” diye yazmıştı.
Bu düşüncenin eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından geliştirildiği de biliniyordu.
Biz o zaman da şimdi de bu siyasi mühendisliğe karşı olmakla birlikte, bu türde düşünceler veya siyasi hazırlıklar yüzünden kimsenin suçlanamayacağını da belirtmek isteriz.
Milliyetçiler, siyasi boşluk yaratırsa veya doğan boşluğu doldurmazsa, birileri ortaya çıkacaktı elbette. Çünkü halktan bu yönde talepler geliyordu.
* * *
Bir de Çağdaş Eğitim Vakfı gibi kuruluşlara yapılan operasyonlardan sonra, 36 bin öğrenciye burs verilmesi için geçmişte destek olmuş şirketlerin, bazı internet sitelerinde suçlandığını görüyoruz. Bedrettin Dalan’ın burs verdiği öğrenciler de operasyondan sonra sanki suçluymuş gibi teşhir edilmişti. Eğer, burs alan öğrenciler de bu işe dahil edilecekse burs vermek suç sayılacaksa bir gün karşı grupların okulları ve bursları da denetim altına alındığında kimse bağırmasın!
NOT: Geçen gün, “Muhalefet böyle günde lazımdır” başlığı altında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir tavır geliştirmesi gerektiğini ama bunu yapmadığını belirtmiştim. İki okurumuz, Bahçeli’nin konuyla ilgili açıklamasını görmeden yazdığımı düşünmüş. Hayır, o açıklama yetersizdir ve esasen Koray Aydın’ın “Bahçeli artık aday olamaz” çıkışına karşı yapılan açıklamanın içine sıkıştırılmış bir paragraftan ibarettir. Bahçeli’nin Ermenistan’a verilen tavizlere karşı tepkisi bu kadarcık mı olacaktı?