Şirketler komünizmi ve Amerika Birleşik Şirketleri!

“Şirketler komünizmi”ni David C. Korten tarafından yazılmış “When Corporations Rules the World” adlı kitaptan esinlenerek 8 yıl önce kullanmıştık.
Bugünlerde ABD’deki ekonomik kriz dolayısıyla, Bush yönetiminin 2 trilyon dolarlık devletleştirme girişiminde bulunması üzerine Amerikalı bir uzman, “Amerika Sosyalist Devletler Birliği” gibi yorumlarda bulunmaya başlayınca hatırladım.
15 yıl önce de Amerikan devletini tanımlarken “Amerika Birleşik Şirketleri” diyorduk! Aynı tespitte bugün de ısrarlıyız. Zaten, kurtara kurtara, neredeyse Amerikan merkezli bütün şirketleri tek bir şirket haline getirecekler!

* * *

Korten’e göre, dünyanın en büyük şirketleri tarafından kontrol edilen aktif bir propaganda mekanizması, sürekli olarak, refah ve mutluluğa uzanan yolun tüketimden geçtiğini, devletin piyasalara müdahalesinin mutsuzluğun ve acının sebebi olduğunu ve ekonomik küreselleşmenin hem tarihsel sürecin kaçınılmaz bir sonucu, hem de insanlık için bir lütuf olduğunu telkin etmekteydi:
“Şirket liberalcilerine göre, merkezi ekonomiler başarısız ve halkın zararınadır. Oysa, bugün dünyanın en büyük 100 ekonomik gücünün yarısı şirketlerdir. En büyük 10 şirketin toplam satışları, en küçük 100 ülkenin toplam gayrisafi milli hasılâsından daha fazladır.
Dünyanın en büyük ticari bankalarının ve değişik finans firmalarının oluşturduğu 50 kuruluşluk bir grup, dünyanın 20 trilyon dolarlık üretici sermayesinin yüzde 60’ını elinde tutmaktadır.
Bugün başarılı şirketlerin ekonomideki kontrolü, eskinin komünist Rusya’sında Moskova’nın elde edebilmiş olduğu kontrolden çok daha fazladır.”

* * *


Korten, Abraham Lincoln’un öldürülmeden önce bu gidişatı gördüğünü ve şöyle dediğini bildiriyordu:
“Şirketler taçlandırılmış bulunuyor. Yüksek koltuklarda bir çürümüşlük dönemi bunu takip edecek ve paranın gücü halkın aleyhine çalışarak hâkimiyetini genişletecek. Para, sadece birkaç elde toplanıncaya kadar... Ondan sonra cumhuriyet bitmiş demektir.”
Korten, daha sonraki Amerikan başkanlarından Hayes’in şu sözünü eklemeyi de unutmamıştı: “Bu hükümet artık, halkın, halk tarafından ve halk için değildir; şirketlerin, şirketler tarafından ve şirketler içindir.”
Korten, “Piyasa doğası gereği zengin bireyler lehine temellenmiştir. Piyasa serbestleştikçe ve küreselleştikçe, yönetme gücü gittikçe daha fazla oranda milli hükümetlerden küresel şirketlere geçmektedir ve o şirketlerin çıkarları gittikçe halkın çıkarlarından daha fazla uzaklaşmaktadır. Çağdaş şirketler gittikçe kendini oluşturan bireylerden bile ayrı bir varlık olarak gelişmektedir. Onların kazandığı özgür kurumsal güç, bireylerden ve mekândan soyutlandıkça, şirket çıkarları insan çıkarlarından farklılaşmaktadır. Durum neredeyse uzaylıların dünyayı istila ederek sömürgeleştirmesi ve insanları çaresiz işçiler haline dönüştürmesi gibidir” diyordu.
Korten şu sonuca varıyordu:
“Şirketler bugün milliyetsizlik ile övünüyor. Bunu takip eden dönem ise çokulusluluk da bırakılacak, hiçbir milli kimliğin bünyede barındırılmadığı ulus ötesi şirketlere geçilecektir.”

* * *

Biz bu bilgiler ışığında “O halde Türkiye’yi yönetenlerin, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’demesinin bir anlamı kalmamıştır. Egemenlik diyeceklerse, bu şirketler komünizmi karşısında, sadece Türkiye için değil, bütün insanlık için nasıl bir çözüm düşündüklerini açıklamak durumundadırlar. Cumhuriyetin koruyucu ve kollayıcıları da sadece irtica karşısında değil, bu tablo karşısında ne yapacaklarını bir an önce ilan etmeli, bu kandırmaca sona ermelidir” diyorduk.
Görüyoruz ki hâlâ küreselleşmenin içinde yer almaktan söz ediyorlar!

Yazarın Diğer Yazıları