Sıra geldi milletin namusuna!
Cinsel ilişki, camide çocuğa tecavüz, çıplak yürüyüşler... Bu tür olayların aynı günlerde ortaya çıkması bir tesadüf mü yoksa arkasında bir tasarım mı var?
İlk iki olayda yabancılar var ama bu tür eylemlerde bulunmak için aynı günü seçmiş olmaları manidar... Gerçi ülkeye doldurulan yabancıların bir kısmının gözünde, sokakta gezen kadınlara yönelik her türlü saldırı bir haktır!
***
AKP Genel Başkanı olarak Tayyip Erdoğan''ın Gezi olaylarına katılanlara "sürtük" diye hakaret etmesi ise planlı programlı bir hareket... Cumhurbaşkanlığı İnternet sitesinde yayınlanan yazılı konuşma metninde de aynı ifade var...
Türk Dil Kurumu''na göre sürtük, "durmadan konu komşu, sokak gezen, evinde pek durmayan, sürtüp duran kadın" demek...
Tabii Cumhurbaşkanı''nın dokunulmazlığı var, hakaret suçundan yargılanması yasalara göre mümkün değil ama bu konuda emsal bir karar var. Bir şarkıcıya "sürtük" diyen Ceren Hindistan''ın hapis cezası paraya çevrilmiş, beş yıl süreyle denetim altında tutulmasına karar verilmişti...
***
Gezi eylemleri Taksim ile sınırlı değildi. Yurt genelinde eylemlere milyonlarca insan katıldı... Katılanların yarısı da kadındı.
Cumhurbaşkanı seviyesine gelmiş bir kişi neden milyonlarca vatandaşa tasarlayarak hakaret eder? Bundan ne gibi bir fayda umar?
Kanada''da bir polis memuru, 2011 yılında, üniversite öğrencisi kızlara kadın cinayetlerinden bahsederken "siz de sürtük gibi giyinmeyin" demişti de ülke ayağa kalkmış, yürüyüşler yapılmıştı...
Hakaret suçu, yasada "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek" olarak geçiyor.
Hakaret suçu, "kişinin dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından" dolayı işlenmişse cezanın alt sınırı bir yıldan az olamıyor...
***
Bir zamanlar Tayyip Erdoğan''ın özel kalem müdürlüğünü yapan eski milletvekili Turhan Çömez, "sürtük" hakaretinden önce yaşanan olaylarla ilgili olarak "Kaos ve güvensizlik ortamında toplum otoriteye boyun eğer ve eylemlerinde sorumluluk hissetmez. Emperyal devletlerin hedef ülkelerde faaliyet gösteren sosyal psikologları vardır ve toplumu istenen sürece planlı bir şekilde hazırlarlar. Yaşadığımız hiçbir şey sıradan değil…" demişti.
Öyleyse Erdoğan, neden hakaret ederek çok büyük bir kitleyi tahrik ediyor? Öyle ya bu tür hakaretler, Türkler için namus meselesi değil midir?
Namusuna dil uzatılan insanların, Stalin''in tüyleri yolunmuş tavuğu gibi Erdoğan''ın ceketinin etekleri altına sığınması mı bekleniyor? Yoksa, "kaos çıksın da sert önlemlerle bastıralım" diye mi düşünülüyor? Değilse, neden hala "camide bira içildi" yalanından medet umuluyor? Bu ülkede Diyanet''in Kur''an kurslarında bile çocuklara tecavüz ediliyor, son olarak Esenyurt''ta bir camide bir çocuğa tecavüz edildi! Bu vahim olaylara karşı neden resmi bir açıklama yok?
***
Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, "Temel ilke Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır." demiştir... Yine "Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım." demiştir
Millet, asıl olarak haysiyetine, şerefine ve namusuna sahip çıkmak için İstiklal Savaşı verdi ama şimdiki Cumhurbaşkanı, halkın büyük bir kesimine düşünerek, planlayarak "sürtük" dedi! Sonuçlarını göreceğiz...