Sinoplu Hoca'nın fetvası: Eşek anırırsa ne yapmalı?
Sinoplu Hoca, 30 yaşında olduğunu, imam-hatip ve şer’i ilimler tahsil ettiğini söylüyor. Adı Ramazan Özsarı. Kutlu Doğum Haftası için “Seni seviyorum ya Rasulallah, Ya Sen?” adlı bir kitap bastırmış. Kitap, İstanbul Bahçelievler’deki birkaç cami hocası tarafından ve hediyesi bir liradan cemaate dağıtılıyor.
Söz Sinoplu Hoca’nın:
“Müzik dinliyorsan, çalgılı düğünlere gidiyorsan, Allah senden razı değildir. Çalgı dinlemek haramdır. Çalgı çaldığında iki şeytan gelir, dinleyenin omuzlarına biner ve hoplamaya başlar. Çalgı müzik dinlemek kişiyi zinaya götürür.
Arapları sev! Peygamberimiz buyuruyor ki, Arap’ı üç şeyden dolayı sev, ben Arap olduğum için Kur’an Arapça olduğu için ahirette Arapça konuşulacağı için! Kim Arap’ı severse bana olan sevgisinden dolayı sevmiş, kim de Arap’a buğzederse bana olan kininden dolayı buğzetmiştir.”
Ahirette öbür dinlere mensup insanlar hangi dille konuşacak diye sormayın, siz Sinoplu Hoca’dan iyi mi biliyorsunuz? Araplara da kem gözle bakmayın! Yoksa adamı, “Allah’a küfretti” diyen bir tanıkla idama mahkûm ederler!
***
Oflu Hoca’nın adı çıkmış! Nihat Genç’e dua etsin!
Bakın daha ne bilgiler veriyor Sinoplu Hoca:
“Kur’an okurken ağlayın, ağlayamıyorsanız, ağlar gibi yapın.
Kur’an’ı güzel oku, lakin güzel okuyacağım diye ağzını sağa sola yamultarak kıratı, nazmı ve mahreci bozma!
Camiye giderken aheste aheste gidiniz. Zira, namaza gitmeye niyet ettiğiniz andan itibaren namazdasınız.
Peygamber efendimiz hayatı boyunca bir defa olsun masa üzerinde yemek yememiş, bir defa olsun inceltilmiş buğday unundan ekmek yememiştir. Masa üzerinde yemek hem sağlığa hem de sünnete aykırıdır.
Yemeğe oturmanın iki şekli vardır, ya iki dizin üzerine oturulur ya da sağ dizi dikip sol ayak üzerine oturulur, lakin yemeğe nasıl başlanılmışsa sonuna kadar o şekil değiştirilmemelidir.
Yemek duasına Hıristiyanlar gibi başla, Yahudiler gibi sonda değil de yemeğin ortasında yap!
Eğer ellerine yemek bulaşmışsa yıkamadan önce parmaklarını dilinle sünnetle, çünkü Rasulallah böyle yapardı.
Dişlerin arasında kalan artıkları süpürge çöpü, kibrit çöpü gibi şeylerle değil kürdanla çıkarıp yut. Çünkü bunlar hem fakirliğe hem de hastalığa sebeptir.
Bilinmeyen hastalıkların ekser olan sebebi, ekmek ve yemek kırıntılarının mutfak suyuyla lağıma karışmasıdır.
Kediyi sev, çünkü Rasulallah çok severdi.
Horoz öttüğünde Allah’tan isteyin.
Eşek anırdığında euzü çekin, Allah’a sığının, zira eşek muhakkak şeytan görmüş de anırmıştır.
Çocuklarınızı şu fitne zamanında bir medreseye vermek tercihlerin en şayanıdır.
Dilenen fakirlerden parça ekmek satın alma.
Kadınlarla birlikte oturma! Çünkü göz rahat durmaz, Efendimiz ” el’aynani tezniyani; iki göz zina eder “ buyurmaktadır.
Melekler peruk takana ve taktırana, saçında kahkül bırakana, dişlerini seyreltene lanet eder!
Kadınların cenazeyi takip etmesi harama yakın mekruhtur.
Yolculuğa Pazartesi veya Perşembe günü çık.
Yolculukta bir çocuğun çişi geldiğinde duruluyor da namaz için durulmuyor. İnsaf nazarıyla düşünerekten hareket edilmelidir.”
***
“Sinoplu Hoca’nın algıladığı veya bildiği İslâm” böyle bir şey! Fakat kitabını basan yayınevi var, dağıtan imamı var, okuru var!
Sinoplu Hoca’nın bu işte bir kusuru var mı?
Fakat Sinoplu Hoca, o kadar da masum değil galiba! Çünkü temyiz kudreti var!
Kitabın sonunda, “Canım Peygamberim. Sensiz yaşamak güzel değil, inşallah seneye seni ziyarete geleceğiz. Seni çok özledim, seni görmek istiyorum” diye bir çocuk mektubuna yer vermiş!
Bu tür ifadeler çocuklar arasında yayılıp, çocuk intiharları artar da kısa yoldan genç nüfus azaltılırsa Başbakanımız öfkelenir mi acaba!
Allah aşkına hangi İslâmcılıktan bahsediyoruz biz; hangi İslâm’dan?