Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Sincar Operasyonu

PKK'nın yeni üssü olarak adlandırılan Sincar bölgesine bir operasyon yapılarak terör tehdidinin bertaraf edilmesine ilişkin düşünce ve çalışmalar bir süredir devam etmektedir. Böyle bir operasyonun mümkün olup olamayacağı, kimin veya kimlerin yapacağı, yapılacaksa ne zaman yapılacağı kamuoyu tarafından takip edilmektedir.

Muhtemel bir operasyon için, bölgesel ve küresel güçlerin yaklaşımlarının, ayrıca ABD ve AB'yle olan ilişkilerdeki sorunlarla, Doğu Akdeniz ve Libya gibi konulardaki gelişmelerin de rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Sincar'ın önemi

Bölge, Irak'ın kuzey doğusunda ve Suriye'ye geçiş noktasında yer almaktadır. Halen, PKK teröristlerinin ve malzemelerinin Türkiye'ye geçişi için kullanılmakta olup, PKK'nın uzantısı olan Suriye'deki PYD üsleri için de hem lojistik bir merkez, hem de ulaştırma ve eğitim üssü durumundadır.

TSK'nın yaptığı operasyonlarla, PKK'nın harekât ve lojistik üs bölgesi olan Kandil'i barınılamaz hale getirmesi ve Irak sınırından içeriye 20-30 Km.'lik sahada bulunan PKK kamplarının etkisizleştirilerek buralarda da kontrol sağlanmasından sonra Sincar'ın önemi daha da artmış ve bölge stratejik bir hale gelmiştir. Bölgede ABD'ye ait üssün de bulunması durumu daha da hassaslaştırmıştır.

Dahası, bölgede sadece PKK ve ABD'nin unsurları değil, DEAŞ'la savaş için gelen İran'ın desteklediği Haşdi-Şabi grupları da bulunmaktadır. ABD, Haşdi-Şabi'yi gerekçe göstererek PKK'yı, İran da ABD'yi gerekçe göstererek Haşdi-Şabi'yi bölgede tutmaya devam etmekte ve her ikisi de PKK'yı desteklemektedir.

Türkiye, Irak merkezi yönetimiyle görüşmelerinde, ülke içindeki terör faaliyetlerine üs teşkil eden ve Suriye'de bir terör koridoru oluşmasına destek olan PKK/PYD'nin, bölgedeki varlığına son verilmesini uzun bir süredir önemle gündeme getirmiştir. Ayrıca Türkiye bu süreçte, Sincar ve Mahmur bölgelerindeki kamplara hava operasyonları da gerçekleştirmiştir. Ancak hem Irak'la olan görüşmelerden, hem de operasyonlardan yeterli sonuç alınamamıştır.

Irak merkezi yönetimi, Erbil yönetimi ve PKK arasındaki görüşmeler sonucunda, PKK'nın bölgeden çıkması kararlaştırılmıştır. Ancak göstermelik birkaç hareketin dışında PKK'nın bölgeden çıkmadığı, elbise değiştirerek yerel emniyet güçlerinin içine karıştığı, tabiri caizse bir tiyatro oynandığı görülmüştür.

Bu durumda, Türkiye'nin güvenliği ve bekası için, Sincar'a operasyon yapılarak tehdidin bertaraf edilmesi gerekli hale gelmiştir.

Operasyon alternatifleri

Birinci alternatif; Irak yönetimiyle görüşülüp mutabakat sağlanarak veya sağlanamazsa ikaz edilerek, TSK'nın tek taraflı olarak bölgeye müdahale etmesi: Böyle bir müdahalenin ABD, AB, Rusya, İran ve Irak'ın tepkisiyle karşılaşması muhtemeldir.

İkinci alternatif; Irak ve Erbil yönetimiyle görüşüp ortak operasyon yapılması: Bu müdahalede TSK'nın geri çekilme zamanının, Irak ve Erbil kamuoyunun tepkilerinin ve ABD yeni yönetiminin tutumunun rol oynayacağı düşünülmektedir.

Üçüncü alternatif; Irak ve Erbil yönetiminin birlikte operasyon yapması, TSK'nın istihbarat, lojistik ve gerekirse ateş desteği vermesi ve bölgede Irak askerlerinin kalıcı olması: Bu müdahalede Irak askerlerinin kalıcılığının, Bağdat-Erbil arasında Sincar'ın aidiyeti tartışmasından dolayı sınırlı bir sıkıntı yaratacağı anlaşılmaktadır.

Sonuç;

Amaç, bölgedeki terör tehdidinin ortadan kaldırılarak, PKK'nın Türkiye'ye yönelik faaliyetlerinin sonlandırılmak ve Suriye kuzeyinde SDG adıyla faaliyet gösteren PKK/YPG'nin kontrol sağlayarak terör koridoru/devleti oluşturmasını engellemektir. Bu nedenle fazla sorun yaratmayacağı düşünülen, üçüncü alternatifin operasyon seçeneği olarak daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bu alternatifin, İran destekli Haşdi-Şabi'nin Sincar'daki etkisini kırmasından dolayı ABD'nin itirazıyla karşılaşmayacağı ve bölgeyi dikkate alan diğer güçlerin de tepkisini çekmeyeceği, hatta Irak'ı da onore edeceği düşünülmektedir. Irak'la yapılan son görüşmelerden, Türkiye'nin de bu alternatife şimdilik sıcak baktığı anlaşılabilir.

Ancak son tahlilde, buradaki tehdidin bertaraf edilmesi, güvenlik ve beka açısından zaruret arz etmektedir. Zamanı, mutabakata ve bölgeye ilgi gösteren güçlerle olan ilişkilere bağlıdır.

Yazarın Diğer Yazıları