Silahların gölgesinde "10 Muharrem"!
Ne yazık ki, İslam dünyası yine bir Muharrem ayını ve "10 Muharrem"i silahların gölgesinde; bombardıman uçaklarının, ağır silahların tehdit unsuru olduğu bir atmosferde idrak ediliyor.
"Muharrem Ayı" özellikle Alevi ve Şii Müslümanlar için çok, önemli, "mana yüklü" aslında acı bir ay olarak kabul görüyor.
Bu kedere, bir de kurşunlar, bombalar yıllardır yağıyor.
Aslında, çoğu kez "mezhepler" ya karşı karşıya geliyor ya da çatışıyor aynı dinin insanları karşı karşıya getiriliyor.
Zaten, Orta Doğu'nun kaderinde, hep kan, acı, gözyaşı ve petrolün laneti yatıyor.
Oysa, İslamiyet'in ikinci kutsal ayının 'Muharrem' olduğu biliniyor ve kabul ediliyor.
…Ve Kerbela'da sevgili Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin'in, bir yudum suya bile hasret bırakılarak canına kıyıldığı ve bugün idrak ettiğimiz "10 Muharrem" asırlardır unutulmuyor.
Muharrem Ayı'nın en derin manasını Kerbela faciası veriyor.
Günlerce susuz bırakılan Peygamberimizin sevgili torunu, zalimce öldürülüp başı gövdesinden ayrılmıştı...
Hz. Hüseyin'in yanı sıra, 72 ashabı da şehit edilmişti o meş'um günde...
... Ve o günden beri İslam dünyası, Muharrem'in onunda acı gerçeğin yasını tutuyor...
Ne var ki, Kerbela'da yas daha anlamlı, daha gönülden...
Kerbela'da yükselen;
''Ya Hüseyin...
Ya Abbas...
Ya Ali'' feryatları gökyüzünde yankılanıyor...
Kerbela'da yas, her gün, her gece 14 asırdan beri sürüp gidiyor.
Burada, Yusufçuk kuşlarının cıvıltıları bile bambaşka...
Burada, hurma ağaçlarının dalları bükük mü bükük…
Burada, güneş sanki o kanlı faciayı hatırlatıyor gibi doğuyor...
Ve batıyor...
Kerbela'daki büyük facia, Muharrem ayının dokuzunu onuna bağlayan gece, sabaha karşı meydana gelmişti...
Hz. Hüseyin'e o saatlerde kıymışlar, mübarek başını gövdesinden ayırmışlardı...
Ölürken çok ızdırap çekmişti Hz. Hüseyin...
Bütün yakınlarının şehit oluşlarını gözleri ile görmüştü...
Yezid'in askerleri, ne onun, ne de ashabını az ötelerinde bulunan Fırat'a yaklaştırmışlardı...
Bir yudum sudan yoksun can verdiler...
İşte bu yüzden Hz. Hüseyin için yas tutuluyor...
İşte bu yüzden ''Yezid'' nefretle anılıyor...
Dünyanın her yerinde, özellikle Irak, İran ve Körfez ülkelerinde tutulan yas, Hz. Hüseyin'e karşı gösterilen gönülden sevginin ve merhametin eseri...
Bugün bile, Kerbela denince akla ''susuzluk'' gelir...
Çünkü Hz. Hüseyin, bir yudum suya hasret şehit edilmişti Kerbela'da...
Öteden beri bütün Müslümanlar için kutsal bir ay olan Muharrem, bu yüzden özellikle Şiiler için daha da manalı...
Müslümanlar, Muharrem ayında ''aşure'' yapıp birbirlerine dağıtırlarken, ayın kutsallığını adeta ilan ediyorlar.
Muharrem ayının birinci gününde başlayıp 40 gün kadar süren yas ise Kerbela'da tutanlara rastlamak mümkün...
Muharrem'in 9. 10. ve 11. günlerinde oruç tutmak bir gelenek haline gelmiş...
Muharrem'in 10. gününde yapılan ''ihtifal'' yani gösteriler Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini canlandırıyor.
Bilgilerimiz hafızamız da, tazeleniyor ve yıllar öncesinin Kerbela'sına dönüyoruz:
Feryat ve figanlara, davul sesleri karışıyor...
Davullarda tempo tutan gençlerin yanı başında, siyah entariler giymiş müritler var... Ellerindeki bakır saplı zincir destelerini, davulların her vuruşunda, omuzlarından aşırıp sırtlarına indiriyorlar...
Çoğunun sırtı kan revan içinde...
Gösteri başka bir grup tarafından tekrarlanmak üzere yarım saat kadar sürüyor...
Bu arada kadınlar ağlaşıyor, bazıları ise acı acı çığlıklar koparıyor...
''İhtifal''i yöneten siyah sarıklı, siyah sakallı bir şeyh, her şeye hakim...
Müritler şeyhin bir işaretiyle gösteriyi tekrarlıyor, heyecan sürüp gidiyordu...
Gerçekten de, 14 asır önce işlenen cinayetlerin ızdırabı ve üzüntüsü bir türlü dindirilemiyor.
Değerli okurlarımız yazımız yarın da devam ediyor…