Şiirlerde ara Sarıkamış gerçeğini...
Sarıkamış Harekâtının, daha doğrusu faciasının 102. Yıldönümüne denk gelen günlerdeyiz... Çok tartışılır bu harekât kurmay subaylar ve tarihçilerce, bu tartışmalardan fikir birliği çıkmaz. Elbette bu tartışmalar yapılmalı bu uzmanlarca, fakat bir de bu harekâtı yaşayan halkın yaktığı ağıtlar var, yazılan şiirler var, asıl doğru onlarda, kaskatı, apaçık gerçekler...
Bu yazımızda onlardan örnekler sunacağız.
Ne olmuş Sarıkamış'ta önce ona bakalım:
"Sarıkamış ne aralı/Kimler ölmüş kim yaralı/Böyle bir şey görülmemiş/Yalan dünya kurulalı"
Bu mâniye nazire yapmıştır adeta Arif Nihat Asya:
"Gün kıran günüydü, yıl kıran yılı/Saya'nın (kışın en soğuk günü) saymaya varmazdı dili/Dünyalar durdukça bu kadar ölü/Değme mezarlıkta birikmez artık"
Devam edelim mânilere, ağıtlara:
"İbrişimin kozaları/Battın Avşar kazaları/Sarıkamış'ta kırıldı/Gonca gülün tazeleri"
"Sarıkamış altınbulak/Soğanlı'yı biz ne bilek/Bizim uşak göyçek gezer/Ağca zıbın zıvga yelek"
"Yüzbaşılar yüzbaşılar/Tabur taburu karşılar/Yağmur yağıp gün vuranda/Yatan şehitler ışılar"
"Çadırlar dağa kuruldu/Hücum borusu vuruldu/Bir Sarıkamış uğruna/Seksen bin fidan kırıldı"
"Aziziye baba yurdum/Kafkasya'ya tabya kurdum/Benim korkum Ruslar değil/Kara kışa kurban verdim"
Sarıkamış'tan yaralı dönüp yaraları iyileştikten sonra Çanakkale cephesine koşan Bayburtlu Serçavuş Şükrü oğlu Şevki'nin torunuyum ben, dedemden dinlediklerimi "80 bin can üstüne oynanan büyük kumar" başlığıyla şöyle şiirleştirmişim:
"Dedemden dinlerdim /Sarıkamış'ın kar'ını, tipisini /Soğanlı Dağı'nı, Allahuekber'ini.
Alnına ay doğan Cahit Yüzbaşı/rüyası çıkarak o gün/kurşunla parçalanmış başı.
Dedemde hayret, dedemde hüzün!../Doğacak ilk evladım/Cahit olsun/Tanrı'dan budur muradım/
and olsun Yüzbaşım and olsun!
Cesetler yığılırmış/soğuğa siper olsun diye./Ayağı çarıklı bizim Mehmetçik/hakladığında düşmanı/
kıl çizmesini çeker alırmış.
Tifüs varmış, bit varmış/ama çok da yiğit varmış./Kırmışız yiğitleri bir çevirme uğruna. /Ayaz yutmuş, tipi yutmuş, kar yutmuş/uyuyakalanları uykuda ölüm tutmuş.
'Bir Sarıkamış uğruna' derdi dedem/Enver Paşa'sına laf ettirmezdi./Kumar oynamıştı oysa paşası/seksen bin can üstüne.
Baş üstüne diyerek/kara toprağa değil/beyaz kar'a girmişti/Allahuekber'de tekbir getirerekten/nice canlar uçmuştu/ak ölümlere/pak ölümlere."
Evet söz geldi Enver Paşa'ya... Bakalım o günleri yaşayanlar neler demişler:
"Yaşa padişahım yaşa/Kan bulaşmış çatık kaşa/Biz Urus'u alt ederdik/Sebep oldu Enver Paşa"
"Sarıkamış içi meşe/Urus yaktı hep ateşe/Bizi koydun eli bağlı/Nere gittin Enver Paşa"
"Enver Paşa hücum dedi/Yarıldı Moskof'un ödü/Zalim Allahuekber Dağı/Nice aslan yiğit yedi"
"Allahuekber'in başı duman/Ettik Urus'u perişan/Kör olasın Hakkı Paşa/Sen eyledin bizi pişman"
Hakkı Paşa dedikleri, Hafız Hakkı Paşa, Allahuekber Dağı'nı aşan birliklerin başındaki komutan, çevirme harekâtını yanlış yerden uzatarak ve yanlış zamanda başlatan ve onca yiğidi donduran adam. Enver Paşa, orduyu ona bırakıp İstanbul'a gitti, Hafız Hakkı kısa bir süre sonra Erzurum'da tifüsten öldü...
İçimizdeki hain Ermeniler ne yapmışlar, onu diyen bir mâni ile bitirelim:
"Sarıkamış saza döndü/Dağları gülgeze döndü/Serçe canlı Ermeniler/Her biri şahbaza döndü"